| Mutluluğun gösterişli bir ev, güzel elbiseler ve zengin sevgililer olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن السعادة هي منزلا فاخر وملابس جميلة وحبيب ثري؟ |
| Yaktığımız onca kaloriden sonra, bence gösterişli bir restoranda koca bir öğle yemeğini hak ediyoruz. | Open Subtitles | بعد أن أحرقنا كل هذه السعرات الحرارية، أرى أنّنا نستحقّ غداء ضخم في مطعم فاخر. |
| Bir kravatın aslında gösterişli bir kement... olduğunu düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت اظن ان ربطة العنق مجرد حبل مشنقة فاخر |
| Daha önce böyle gösterişli bir teras partisine katılmamıştım. | Open Subtitles | لم أحضر أبدا إلى حفل فاخر على السطح من قبل. |
| Asla bu kadar gösterişli bir şey taşımazdı. Fark edilmemek için. | Open Subtitles | لم يكُن ليرتدي شئيًا وامضًا بهذا الشكل لكي لا يلفت النظر |
| Asla böyle gösterişli bir şey takmazdı. Dikkat çekmek istemezdi. | Open Subtitles | لم يكُن ليرتدي شئيًا وامضًا بهذا الشكل لكي لا يلفت النظر |
| Evet, üç odalı bir ev ve gösterişli bir yaz kampı için ailesine şantaj yapmadım ama. | Open Subtitles | نعم، ولكن هذا لا يحمل إبتزاز عائلته للدّفع لمنزل به ثلاثة غرف و مخيّم صيفي فاخر |
| Williamsburg'ta ki gösterişli bir sağlık kulübüne üyelik. | Open Subtitles | عضوية لصالة رياضية لنادي صحي فاخر في وليامز |
| Spagetti. gösterişli bir yemek. | Open Subtitles | طبـق فاخر لإعــداد المكرونة ... |
| O çok büyük ve gösterişli bir yemek olacak. | Open Subtitles | حسناً، إنه حفل عشاء فاخر. |
| - Cinayet için çok gösterişli bir yer. | Open Subtitles | -عنوان فاخر لجريمة قتل . |