| Her neyse, bu adamı sadece elimizde bulunanların içinden bir örnek olarak gösteriyorum. | Open Subtitles | على كل حال لقد كنت أريك هذا الفتى على سبيل المثال بما هو متاح |
| İnsan hayatı kurtarmanın nasıl olacağını gösteriyorum, hadi! | Open Subtitles | أريك الطريقة الصحيحة لإنقاذ حياة شخص ما، هيا |
| İşte bu yüzden sana gösteriyorum buranın senin yaşayabileceğin bir yer mi olduğunu anlamak için. | Open Subtitles | لهذا السبب أنا أريك المكان لترى إذا أنت تعلم, أنت تريد أن تعيش في مكان كهذا |
| Ben genelde bu hipersonik sesi gösteriyorum ve insanlar "Bu çok güzel, ama ne işe yarar ki?" | TED | عادة ما أظهر هذا الصوت فائق السرعة فسيتساءل الناس حقا هذا رائع ولكن لأي شيء هو صالح؟ |
| Bu durumda, size uzay enkazı taşıyan bir robogami gösteriyorum. | TED | وفي هذه الحالة، أظهر روبوغامي وهو يحمل حطام فضائي. |
| Nasıl fark yarattığımı gösteriyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط أُريدُ أن أريه عرض لعله يؤثر عليه بذلك كُله |
| Sana borcunu ödemen için yol gösteriyorum. | Open Subtitles | أنا أعرض عليك طريقة لإلغاء التزامك اللعين. |
| Yeni kapıcımız, etrafı gösteriyorum. | Open Subtitles | هذا هو مدبر المنزل الجديد أنا أُريه المكان |
| Üstünüzde kimsenin yaşamadığını sana gösteriyorum. | Open Subtitles | إنّي أريك فقط أنّه لم يقيم أحدٍ هُنا الليلة أترى |
| Sana bunları hazırlan diye gösteriyorum. | Open Subtitles | لهذا أريك هذا الآن لكي تتمكني من الاستعداد |
| Ne yaptığını bilmek istedin, ben de gösteriyorum. | Open Subtitles | لقد قلت أنك تبغين أن تعرفي ماذا فعل، و ها أنا أريك. |
| Boktan babaların kalbi olmadığını gösteriyorum sana. | Open Subtitles | أريك أنه عندما يتعلق الأمر بالآباء الحمقى، فلا يملكون قلباً |
| Evet, tüm bunları size gösteriyorum çünkü, okullarımızda yeteri kadar dikkate alınmamasından dolayı endişelendiğim, matematiğin çok fazla güzel yönleri var. | TED | الآن، أنا أريك كل هذا لأن، مثل أمورا كثيرة جدا في الرياضيات، هناك جانب جميل لها والذي أخشى أنه لا يحظى بالإنتباه الكافي في مدارسنا. |
| On iki yıldır Sana kendi ayakkabılarını gösteriyorum. | Open Subtitles | ولمدة اثنا عشر عامً وأنا أريك حذائك. |
| Evet inanmıyorum Sadece sana ne kadar umutsuz olduğumu gösteriyorum | Open Subtitles | نعم ، حسنا ، أنا فقط أظهر لك كيف ابدو يائسة |
| Ona koşulsuz aşkı gösteriyorum, ve o nankör bir şekilde davranır. | Open Subtitles | أظهر له الحب الغير متحفظ و هو الحقير الناكر للجميل |
| Yani, kendimi uzman bir şahit olarak, fahişe gibi gösteriyorum ama bu aptal-iş tarafından öldürülmüş o fahişelerden biri gibi gözükmek istemiyorum. | Open Subtitles | كما تعرف، أعني أنا أظهر نفسي كـ شاهدة خبيره لكني لا أريد أن أظهر و كأني كـ تلك العاهره الذي قتلها ذلك المجنون |
| Müstakbel torunuma sevgi ve ilgi gösteriyorum sadece. | Open Subtitles | هذا أنا أظهر الحب والإهتمام لحفيدي المُنتظر |
| Saatime para ödüyor. Dünyanın düzenini gösteriyorum ona. | Open Subtitles | ـ أجل، إنه يدفع ليّ بالساعة ـ إنني أريه كيف العالم يعمل |
| - Sadece uğramayı düşünüyordum.- Bak, burada insanlara ev gösteriyorum ve ortalıkta gözükmezsen minnettar olurum. | Open Subtitles | -حسنا، هذا ما ظننته لقد أتيت للتأكد -أنظر. أنا أعرض علي الناس بيوتا هنا |
| Hiç görmediği bir şey gösteriyorum. | Open Subtitles | أُريه شيئاً جديداً |
| Bu yemekle kıymetini ne kadar bildiğimi gösteriyorum sana. | Open Subtitles | هذا الغداءِ هو لكي أبين لك كم أنت ذو قيمة عندي. |
| Fazla mı ilgi gösteriyorum yetersiz mi. | Open Subtitles | هل ابالغ فى الاهتمام؟ اهتماماً ليس كافياً؟ |
| Sana gösteriyorum ya yaprağım. | Open Subtitles | انه هنا. أنا تظهر لك، الاتحاد الماليزي. |
| İşin doğrusu, akıllı telefonumla su altında çektiğim, dipte duran dev orfozun bir fotoğrafını gösteriyorum. | TED | في الحقيقة، إننى أريهم صورة التقتطها بهاتفي الذكي تحت الماء لسمك الأخفس الضخم مستقر في القاع. |
| Adama köpek muamelesi gösteriyorum, adım kötüye çıkacak. | Open Subtitles | إنه ينظر لي بالطريقة الخاطئة. انا اقدم له حياة كلب |
| Ve kanıma bir şey enjekte edildi ve şimdi hastalık belirtisi gösteriyorum. | Open Subtitles | و شخص ما قام بحقني في أوردة الدم. و الآن علامات المرض تظهر عليّ. |