| Gelecek sefer onu aklından çıkarmak istediğinde gözüne iğne batır. | Open Subtitles | عندما تريد شغل بالك عنها ثانيةً اغرز إبرة في عينك |
| gözüne aslında ne oldu, Eric? | Open Subtitles | والان, اخبرني ماذا حدث حقا لعينك, اريك؟ ؟ |
| 20 tane kayıp şey yüzünden çıkan tartışmada o küçücük çocuk daha ilk defa saçlarını kestirmeden gözüne mermi yedi. | Open Subtitles | كانا يتجادلان حيال 20 كبسولة مفقودة بدلاً من أن يحظى ذلك الفتى الصغير بأول قصة شعر أصيب برصاصة في عينه |
| Polisler "24 saat içinde şehri terk et" dediklerinde, tek istediğim gözüne yumruğu çakmak, şantaj yapıp, haraca bağlamak, seni incitecek her şeyi yapmaktı. | Open Subtitles | :وعندما قال الشرطة اخرجي من المدينة في 24 ساعة كل ما أردت القيام به هو ان ابصق في عينيك ابتزازك استغلالك، أي شيء يؤذيك |
| Adamlarından birine muhbirliğini itiraf etmesi için gözüne wasabi sokturuyordu. | Open Subtitles | لغرز فجل ياباني في عين رجل آخر لجعله يُثر بالوشاية |
| Aklın gözüne kaçan bir toz zerresi bu! | Open Subtitles | هذا الامر تافه لكنه يقلق البال كااذى فى العين |
| Katil önce her iki gözüne birer külçe saplamış sonra kafasını kesmiş. | Open Subtitles | القاتل.. قد وضع شئ معدني في كلتا عينيه وعندا قطع رأسه .. |
| Bu yüzden, bir süre iyi gören gözüne bandaj takacağız. | Open Subtitles | وبالتالي ، لمدة وجيزة ستقوم بارتداء عصابة على عينك الجيدة |
| Ya bir puro yakıp gözüne soksam? O zaman bana para verir misin? | Open Subtitles | ماذا لو أشعلت سيجارة ووضعتها في مقلة عينك هل ستعطيني المال حينها؟ |
| Eğer parayı istiyosan gözüne biraz kireç çal. | Open Subtitles | ضع بعض الخير على عينك وسوف نحصل على تعويض |
| - Biliyorum, Gavin! Oha, gözüne ne oldu öyle? | Open Subtitles | تبا ماذا حدث لعينك لقد شاهدت الاخبار ماذا حدث |
| O iğrenç, fecaat, bela saçan gözüne bakmak da hoşuma gidiyor. Açık kalacak o yüzden. | Open Subtitles | ويروقني النظر لعينك الحمراء المهيبة، لذا ستظل مكشوفة. |
| O iğrenç, fecaat, bela saçan gözüne bakmak da hoşuma gidiyor. Açık kalacak o yüzden. | Open Subtitles | ويروقني النظر لعينك الحمراء المهيبة، لذا ستظل مكشوفة. |
| Onu rahatsız eden bu. Tıpkı gözüne kaçan bir toz gibi. | Open Subtitles | وهذا ما يسبب له التوتر, انها مثل الشوكة فى عينه |
| gözüne, kalbine ya da diz kapağına nişan almak zorunda değilsiniz | Open Subtitles | أنت ليس من الضروري أن تقتلع عينه او تصيبه في القلب او في ركبته أو تضع رأسه بمكان رجليه |
| Şuan sakın konuşma yoksa yemin ederim bu bardağı gözüne sokarım. | Open Subtitles | ليس الآن و إلا أقسم أن أكسر هذا الكأس بين عينيك |
| Mercekle birlikte bu iğne deliği kamerasının şekli, eninde sonunda insan gözüne evrimleşecek şeyin temelini oluşturdu. | TED | هذه البنية من الكاميرا ذات الثقب مع عدسة تخدم كأساس لما من شأنه في نهاية المطاف أن يتطور إلى عين بشرية. |
| - Bu arada, biberi tuttuktan sonra gözüne dokunma. | Open Subtitles | بالمناسبة، كنت لا تريد أن أتطرق الفلفل ثم المس العين. |
| Yani sen, terin gözüne kaçmasını, ellerine kramp girmesini ya da adrenalin yüzünden, parmaklarının titremesini hesaba katmıyor musun? | Open Subtitles | لذا لا تأخذ بعين الاعتبار العرق الدخول في عينيه أو ممثله الأيدي إلى أعلى أو التشنج الأدرينالين الوخز للبرميل؟ |
| Dairene gizlice girip gözüne tornavida saplamayı düşündüm. | Open Subtitles | لقد فكرت بإقتحام شقتك وأن أغرز مفك بعينك |
| Esmer bir kızla beraber. O kız, gözüne on yaşındaki bir kız için biraz fazla far sürerdi. | Open Subtitles | أنت و فتاة سمراء و التى كانت تضع مساحيق تجميل على عينها لا تتناسب مع بنت فى العاشرة من عمرها |
| gözüne ne oldu senin? | Open Subtitles | ما الذي حدث لعينيك ؟ |
| Ertesi gün kahvaltıda kimseyi kimsenin gözüne bakamayacak duruma getirecek getirecek bir gece. | Open Subtitles | ليلةٌ بعدها لن نستطيع أن ننظر في أعين بعضنا في غداء اليوم التالي |
| Kilisede antiseptik peçetelerim var. gözüne bakabilirim istersen. | Open Subtitles | لدي مسحات طبية في الكنيسة أستطيع أن ألقي نظرة على عينكِ من أجلكِ |
| "Ay büyük bir pizza gibi gözüne çarptığında... | Open Subtitles | عندما يسطع القمر على عيونك كما فطيرة البيتزا الكبيرة |
| Teyze'nin gözüne birşey kaçmıştı, ona bakıyordum. | Open Subtitles | العمة كان لديها شيء في عينيها, وأنا كنت أخرجه. |