"gözetlemen" - Translation from Turkish to Arabic

• للتجسس
• تتجسس

Tahminimce Higgins seni bizi gözetlemen için gönderdiğini bildiğimizi öğrendi.
تخميني هو يعرف هيغنز أننا نعرف أنه أرسلت للتجسس علينا.

Higgins'in seni bizi gözetlemen için işe aldığını bilmediğimizi mi sandın, Bay Köstebek?
كنت أعتقد أننا لا نعرف هيغنز أن المعينين لك للتجسس علينا ، والسيد الخلد؟

Eminim beni basit bir suçluymuşum gibi kendi evimde gözetlemen için uyduracağın kolpa bir sebebin vardır.
هيا , اشرح لي هذا أنا متأكد بأنك لديك العديد من الأسباب الكاذبة للتجسس علي في منزلي كأني مجرم وضيع

Tabii ki haklıydım. Beni gözetlemen konusunda da haklıyım.
بالتأكيد كنت على حق وكنت على حق فى أنك تتجسس على

Senin işin benim gidemeyeceğim yerlerde insanları takip etmen, onlarla konuşman, onları dinlemen, gizlice izlemen, anahtar deliklerini gözetlemen.
ان الأمر يعود اليك ان تتعقب الأشخاص الذين اعجز عن تعقّبهم ان تتحدث اليهم, تستمع اليهم تتجسس عليهم, ان تنظر من خلال ثقب المفاتيح

Önce kendi şirketim beni gözetlemen için seni yolladı şimdi de devlet bir gözetmen yolluyor.
أولاً، شركتي ترسلك للتجسس عليّ، والآن، ترسل الحكومة مراقباً.

Seni kesinlikle beni gözetlemen için gönderdi,
بالتأكيد أرسلك هنا للتجسس علي،

Bizi gözetlemen için Fulton mı gönderdi seni?
هل أرسلكَ (فولتن) للتجسس علينا؟

Daniel Grayson'ı gözetlemen için seni kim tuttu?
من استأجرك للتجسس على (دانيال غريسن)؟

Beni gözetlemen için seni Barrow Gönderdi değil mi?
(بارو) هو من ارسلكِ للتجسس علي ... اليس كذلك؟

Seni Wallace gönderdi, beni gözetlemen için.
أرسلكِ (والاس)... للتجسس عليّ

İzlerini temizlemen gerekiyordu. Onları gözetlemen değil.
{\pos(192,230)}كان عليكَ أن تمسح لا أن تتجسس

Gibbons, seni beni gözetlemen için ofisime yerleştirdi.
وضعك (غيبنز) في مكتبي حتى تتجسس عليّ