Görünüşe göre, günümüz dünyasında, borcu ödemenin gücü bağışlamanın gücünden daha büyük. | Open Subtitles | يبدو ذلك في عالم اليوم القوة لتبرئة الدين أعظم من قوّة المغفرة |
Para kutusu geometri, atıcılık ve karın kas gücünden oluşur. | Open Subtitles | لعبة الرمي جزءٌ منها هندسة و جزءٌ مهارة في الرمي و جزءٌ هو قوّة داخليّة. |
Ona yakin olabilirse onun gücünden belki biraz faydalanabilecegini düsünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أنها لو استطاعت التقرب منه أنه ربما يمكنها أخذ البعض من قوته |
Atlantis'in buhar ya da kömür gücünden başka tür bir güce sahip olduğu konusunda aynı fikirde. | Open Subtitles | أن أطلانتس كانت تملك مصدر طاقه من نوع ما أكثر قوه من البخار من .. من الفحم |
Kinin korkundan geldi, gücünden değil. | Open Subtitles | كراهيتُك جاءت من الخوف، وليست من القوّة. |
Bu yıkıcı vuruş kıskaçtan değil, bir baloncuğun aşırı sıcak gücünden geliyor. | Open Subtitles | لا تنبثق الضربة القاضية من المخلب، إنما من قوة الفقاعة فائقة السخونة. |
Bundan ötürü zinciri kırmak için fiziksel gücünden başka şeyi kullanamazsın. | Open Subtitles | هذا يعني أنّكَ ستستخدم قوّتك الجسمانيّة وحدها لمحاولة كسر هذه السلاسل. |
Kudretlerini doğadaki en temel güçlerin birinden alıyorlar. Çekim gücünden. | Open Subtitles | تكمن قوتها في إحدى القوى الأساسيّة في الطبيعة، الجاذبيّة |
Ve yarattıkları silahın gücünden korkan ruhban sınıfı rahiplerin dağıtılması emrini verdi. | Open Subtitles | "و خوفاً من قوّة السلاح الذين صنعوه، أمر الكهنة الحاكمين القساوسة بالتنحّي" |
Hükûmetler, STO'lar şirketlerle işbirliği yaparak insanları iyiliğe yönlendirmeye çalışırken itibarın gücünden yararlandık. | TED | في تعاوننا مع الحكومات والمؤسسات غير الربحية والشركات، عند محاولتنا جعل الأشخاص يقومون بفعل المزيد من الخير، فنحن نشحذ قوّة السمعة الشخصية. |
tahminen UK'ın enerjisinin %34'ü sadece gel-git gücünden gelmektedir. | Open Subtitles | يــُــتنبّؤ أن 34 % من مجموع الطاقة في المملكة المتحدة يمكن أن تأتي من قوّة المد والجزر وحدها. |
İncil zamanlarında dünyada birçok objeye dokunduğu söylenir ama onlar bunda onun gücünden izler olduğunu söylemişler. | Open Subtitles | لمجموعه من الأغراض قام بلمسها في الأرض في العصور القديمة لكنهم كانوا يؤمنون بأن لديه أثرٌ من قوته |
Çita hızlı, pekâlâ, ama gücünden ödün veriyor. | TED | الفهد سريع ولكن هذا على حساب قوته. |
Onu gücünden yoksun bırakmanın tek yolu budur.. | Open Subtitles | تلك الوسيلة الوحيدة لتجريده من قوته |
Japonya'da, bir atasözü vardır... tecrübe gençliğin gücünden korkmalıdır. | Open Subtitles | يقول ان التجربه تخاف من قوه الشباب |
Deneyim, gençliğin gücünden korkmalıdır.e | Open Subtitles | يقول ان التجربه تخاف من قوه الشباب |
Eğer kovan buraya erken gelirse kullanabileceğimiz ekstra ateş gücünden bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ناهيك عن إستخدام القوّة الأضافية (في حالة وصول (سفينة الأم قبل أنتهائنا |
Eğer gücünden kurtulman için bir yol bulursam... | Open Subtitles | إن وجدتُ طريقةً للتخلّص مِن القوّة... |
Kıyamet gününü getirmek için Tanrı'nın gücünden faydalanan bir bilimsel program. | Open Subtitles | برنامج علمى يسخر من قوة الصليب الحقيقى فى احداث نهاية العالم |
Size söylemek istediğim son söz, inandığım ve Mısırlıların doğruluğunu ispatladığı bir şey: "İnsanların gücü iktidardakilerin gücünden çok daha kuvvetlidir." | TED | آخر كلمة أقولها لكم هي مقولة أثبت المصريون صحتها قوة الشعب أقوى بكثير من قوة الذين يحكمون الشعب |
Baba, gücünden vazgeçmeni istediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أبي)، أنا آسف على طلبي منك) التخلّي عن قوّتك |
Ama ihtiyarlar onun gücünden korktular ve o tek kristali 6 parçaya böldüler. | Open Subtitles | لكن الكبار قد خشيوا قوتها لذا قسموا البلورة إلى ست بلورات |
Çünkü çizdiği şeylerin çoğunu hayal gücünden değil de | Open Subtitles | لأنني أعتقد أن هذه الرسومات من مُخيلتها |
Eski Delta gücünden olduğunu ve beni koruyacağını söyledin. | Open Subtitles | قلت بأنّه كان من قوات دلتا سابقاً، وسيعتني بي. |