| Çünkü işi yapacak güce sahip olmakla birlikte yapacak yüreğin de var. | Open Subtitles | لأنك لستَ فقط تملك القوة لفعل شئ بل إنك تكترث بما يكفي لفعله. |
| güce sahip olunca kadınları da elde edersin. | Open Subtitles | ، و عندما يكون لديك القوة فبالتالى يكون لديك المرأه |
| Eğer böyle şeylere inanırsan, pişman olmayanları kurtaramk için gerekli güce sahip olur. | Open Subtitles | اذا كنت تؤمن بهذة الاشياء, هو يملك القوة... لمنح الإصلاح إلى الغير تائبين. |
| O adam şu anda hepimiz eve gönderecek güce sahip kişi! | Open Subtitles | إنه الرجل الوحيد الآن, من لديه السلطة لكي يرجعنا جميعاً للوطن. |
| Dünyada bu mermiyi ateşleyecek güce sahip sadece dört tüfek var. | Open Subtitles | هناك 4 بنادق في العالم تمتلك القوة الكافية لإطلاق رصاصة كهذه |
| Artık, ordularımı bana çevirecek güce sahip ve benim için geliyor. | Open Subtitles | انه الان لديه القوة لقلب جيشي ضددي. وهو قادم للنيل مني. |
| Karşılaştığımız bazı kilit sorunları çözmemize yardım edecek güce sahip, önemli cerrahi hizmetlere erişim gibi. | TED | فإن لديها القدرة على مساعدتنا في حل بعض القضايا الرئيسية التي نواجهها، مثل عدم الوصول إلى الخدمات الجراحية الحيوية. |
| Onlar aracılığıyla etkin iletişim kurduğunuzda, dünyayı değiştirebilecek güce sahip olduklarına inanıyorum. | TED | أنا مؤمنة حقًا أن الأفكار تملك القدرة على تغيير العالم عندما يتم توصيلها بشكل فعال. |
| Biz gittiğimizde görevimizi devam ettirecek güce sahip olanlara... | Open Subtitles | "لأولئك الذين يملكون القوة لمتابعة العمل عندما نموت" |
| Ama yeğenin, benim soyumdan gelen kız beni yok edecek güce sahip. | Open Subtitles | لكن ابنة أخيك؟ وليدة نسلي؟ تملك القوة لتدميري، وذلك... |
| Kız güce sahip. | Open Subtitles | الفتاة تملك القوة. |
| Böyle bir güce sahip olmayı seviyorsun. | Open Subtitles | تحب ان تملك القوة |
| Sihir yapabilmen için etkisine dayanabilecek fiziki güce sahip olmalısın. | Open Subtitles | قبلأنتطلقالتعويذة... . يجب ان يكون لديك القوة الكافيه لمقاومة أثرها |
| İnsanlara yardım edebilecek güce sahip olup da birşey yapamamak moral bozucu olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأنّه أمر محبط بأن تكون لديك القوة لتساعد الناس ولكن لا تكون قادراً لفعل شيء |
| Bunu atlatacak ve öteki taraftan daha iyi biri olarak çıkacak güce sahip olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن لديك القوة لتتجاوز هذا وتخرج من الناحية الأخري رجلاً أفضل |
| Karanlık Lord'u yenecek güce sahip olan yaklaşıyor. | Open Subtitles | لقد اقترب الشخص الذي يملك القوة لقهر سيد الظلام |
| Şu anda güce sahip olan benim, Zeyna. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي يملك القوة الآن يا زينا |
| Yaşlı bir erkeğin desteğiyle bu güce sahip olursanız o yaşlı erkeğin dişilerle çiftleşmesini sağlamanız gerek. | TED | فإذا اعتليت السلطة بدعم من ذكر مسن فإن عليك أن تجعل هذا الذكر المسن يتزاوج مع الإناث. |
| Biz kazanacağız eğer birlik olarak çalışırsak, çünkü insanların gücü güce sahip insanlardan çok daha fazladır. | TED | سنفوز إذا عملنا معا كفريق واحد لأن قوة الناس أقوى من السلطة. |
| Ellen, satın alınabilir bir yatırım diyebileceğimiz bir hayata sahipti malesef oynaması gereken rol için gerekli güce sahip değildi. | Open Subtitles | عاشت إيلين حياةً من الأفضل وصفها بأنها مغامرة فاسدة فيها.. وبندم.. لم تمتلك القوة لكي تلعب دورها. |
| Tüm dünyadaki herkese sadece şunu hatırlatmak istiyorum: güce sahibiz, yoksul insanlar güce sahip, her vatandaş güce sahip. | TED | لذا، أود أن أذكر الجميع، في جميع أنحاء العالم، بأحد الأمور نحن نملك القوة، الفقراء لديهم قوة، كل مواطنٍ لديه القوة. |
| Ama kaldırabilecek güce sahip mi acaba, merak ediyorum. | Open Subtitles | لكني أتسائل إن كانت لديها القدرة اللازمة |
| Dünya'nın kendisini bile yerinden oynatacak güce sahip olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | ستجد انك تملك القدرة علي تحريك الأرض نفسها |
| Biz gittiğimizde görevimizi devam ettirecek güce sahip olanlara... | Open Subtitles | "لأولئك الذين يملكون القوة لمتابعة العمل عندما نموت" |
| Kimse böylesi bir güce sahip olmamalı. | Open Subtitles | لا ينبغي لأحد أن يمتلك قوّة كهذه |
| Oradakilerin hepsine ulaşabildiğinde kimsenin tahmin bile edemeyeceği bir güce sahip olursun. | Open Subtitles | ويمكنك أن تصل لكل هذا لديك قوة لا يمكن لأحد التحكم بها |
| Onlar oğlunu güvende tutacak güce sahip değiller, ama ben sahibim. | Open Subtitles | ليس لديهم القدرة على الحفاظ على سلامة أبنـُـك, ولكني أستطيع ذلك |
| Dünyanızı yalayıp yuttuğumda, birliği yenip muhafızları yok etmek için gereken bütün güce sahip olacağım. | Open Subtitles | بمجرد أن أفترس عالمك فسأملك القوّة الكافية لدحر الإتحاد. ولتدمير الحراس. |
| Sadece Necronomicon bu güce sahip. | Open Subtitles | فقط كتاب إستحضار الأرواح له القوة |
| Dünyayı değiştirecek güce sahip olmadığımızı düşünerek çok fazla zaman geçiriyoruz. | TED | نمضي الكثير من الوقت نفكر في أننا لا نملك القوة الكافية لتغيير العالم. |