| Cırtlak pembe ceketimin içindeki özgüvenli gülüşe bakın. | TED | انظروا إلي هذه الإبتسامة الواثقة والسترة الزهرية اللامعة، |
| Bak, işte. Şu gülüşe bir bak! | Open Subtitles | مرحباً، إنظر لتلك الإبتسامة |
| - Sadece patates. - Şu gülüşe bak. | Open Subtitles | انها مجرد البطاطا انظروا إلى تلك الابتسامة |
| En tatlı gülüşe sahip çocuktun. | Open Subtitles | كنت الفتى ذا الابتسامة الجميلة |
| Bir gülüşe paha biçemem. | Open Subtitles | لا أستطيع وضع سعر لإبتسامة |
| Şu yüze, şu gözlere, şu gülüşe bak. | Open Subtitles | انظر الى تلك العيون وتلك الأبتسامة. |
| Aynı gülüşe sahip olan bir kızla çıkmıştım. Ama 20 sene önceydi. | Open Subtitles | تعلمين ، كنت أواعد فتـاة لديهـا نفس الضحكة كـان ذلك منذ 20 سنة |
| - Şu gülüşe bak! | Open Subtitles | أنظر إلى الإبتسامة الكبيرة |
| Şu gülüşe bak... | Open Subtitles | انظر إلى تلك الابتسامة |
| Şu gülüşe bak. | Open Subtitles | -أنظروا إلى تلك الابتسامة |
| Bir gülüşe paha biçemem. | Open Subtitles | لا أستطيع وضع سعر لإبتسامة |
| Tanrım, şu gülüşe bayılıyorum. | Open Subtitles | يا إلهي ، أحب تلك الأبتسامة |
| O gülüşe bayılıyorum. | Open Subtitles | احب هذه الضحكة |