| Ama gülümsediğin zaman... canım, sen gülümsediğinde, işte bu an için yaşıyorum. | Open Subtitles | لكن عندما تبتسم يا عزيزى, عندما تبتسم هذا ما أعيش من أجله |
| ve sana her baktığında, ve her gülümsediğinde, | Open Subtitles | وفي كل مرة تنظر إليك وفي كل مرة تبتسم لك |
| Fasulyelerin içindeki eşekarılarından nefret ediyor. Ve gülümsediğinde gözleri ışıldıyor. | Open Subtitles | تكره الحشرات في الحساء و عينيها تلمع حينما تبتسم |
| gülümsediğinde burnunla yaptığın o küçük şey artık hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | و أحب هذا الشئ الذي تفعليه بأنفك عندما تبتسمين |
| Bahse girerim gülümsediğinde gerçekten bu odayı aydınlatırsın. | Open Subtitles | هل تعلمين أراهن أنك عندما تبتسمين تضيئين الغرفة |
| Birisi bana gülümsediğinde tek gördüğüm bir şempanzenin hayatı için yalvarışıdır. | Open Subtitles | عندما يبتسم لي أحد لا أرى سوى قرد يتوسل طلباً لحياته |
| Ve gülümsediğinde beni inandırdın Seninle şarkı söyleyebileceğime | Open Subtitles | وعندما ابتسمت جعلتني أشعر بأني أستطيع الغناء |
| Çünkü her gülümsediğinde... veya güldüğünde... veya hayatından zevk aldığında, bu onların rüyalarını gerçeğe dönüştürür. | Open Subtitles | لأنك كلما تبتسم أو تضحك أو تستمتع بحياتك |
| Ama sen benim için gülümsediğinde dünya bana güzel görünür. | Open Subtitles | ولكن عندما تبتسم لي ,كل العالم يبدو بخير |
| Ama sen benim için gülümsediğinde dünya bana güzel görünür. | Open Subtitles | اني اعرفها .. عندما تبتسم العالم كله يبدو بخير |
| Ve jüriye gülümsediğinde, kibar ol. | Open Subtitles | وحين تبتسم إلى هيئة المحلّفين لتكن لطيفاً |
| Sen gülümsediğinde bile dünyaları ayağına serersin. | Open Subtitles | أنت مُـتعود أنّ العالم يقع بين قدميك لحظة ما تبتسم |
| Onun gibi biriyle hiç tanışmadım, ve bana gülümsediğinde, buna paha biçemezsin. | Open Subtitles | لم ألتق بواحدة مثلها و عندما تبتسم لي لا يمكن أن أضع سعرا لذلك |
| Evet cennet açılıyor her gülümsediğinde | Open Subtitles | " نعم ، الجنة مفتوحة " " عند كل وقت تبتسم فيه " |
| Yani hoş. gülümsediğinde ağzının aldığı şekil. | Open Subtitles | أعني إنه لطيف, ما يحدث لفمك عندما تبتسم |
| Eminim gülümsediğinde çok güzel oluyorsundur. | Open Subtitles | أرهن أنك ستبدين بغاية الجمال عندما تبتسمين |
| Eminim gülümsediğinde çok güzel oluyorsundur. | Open Subtitles | أرهن أنك ستبدين بغاية الجمال عندما تبتسمين |
| gülümsediğinde ise, daha da beter! | Open Subtitles | يزداد الأمر سوءا حينما تبتسمين هكذا |
| gülümsediğinde yüzün nasıl oluyor hissetmek istedim. | Open Subtitles | -أريد معرفة كيف يبدو ملمس وجهكِ حين تبتسمين |
| Kader, intikam almak kadar vahşi ve çirkin bir şeye gülümsediğinde bu sadece Tanrı'nın varlığının değil aynı zamanda insanın onun iradesini gerçekleştirdiğinin de bir kanıtıdır. | Open Subtitles | عندما يبتسم لك الحظ مع فكرة قبيحة و عنيفة مثل الانتقام يبدو بوضوح و لاشك أن الله موجود و أنك ستنفذ مشيئتة |
| gülümsediğinde, ona bakmaktan kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | وعندما يبتسم لا أستطيع التوقف عن النظر إليه |
| gülümsediğinde gözlerinin aldığı şekil... | Open Subtitles | الطريقة التي بدت عيناها فيها عندما ابتسمت |
| Sokakta gördüğünüz herhangi birine benzer ama gülümsediğinde, kuşlar telefon tellerinden düşer. | Open Subtitles | إنه يبدو مثل أى شخص تراه فى الشارع ولكن عندما يُكشر تسقط الطيور من على أسلاك الهاتف |