| Muhtemelen diğer dört acente sizin işinizi alabilmek için rekabet hâlinde olmamıza gülüyorlardır. | Open Subtitles | هو ان الاربعه الوكلاء الاخرين , يضحكون على حقيقة اننا من ندير عملكم |
| Onunla gülüyor olamazlar, ona gülüyorlardır. | Open Subtitles | لا يمكن أنهم يضحكون معهم لابد أنهم يضحكون عليه |
| Eminim o ve Rock Hudson şu anda gey cennetinde bunun hakkında gülüyorlardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنه هو و روك هدسون يضحكون حول الرؤية العالمية لموضوع الشذوذ في السماء. |
| İkisi muhtemelen bir yerlerde saklanmış, pis pis gülüyorlardır. | Open Subtitles | والدينا ربما مختبئان في مكانِ ما الآن يسخرون على أنفسهم. |
| Kıçlarıyla gülüyorlardır. | Open Subtitles | لا بد أنهم يسخرون |
| Sakalım çıkmıyor diye bana gülüyorlardır. Bir fikrim var. | Open Subtitles | غالباً يضحكون علي لأنه لا يمكنني إنماء لحيه |
| Eminim suratına gülüyorlardır. | Open Subtitles | أراهن بأن اللاعبين الحقيقين يضحكون في وجهك |
| O çocuklar bir yerde saklanıp muhtemelen bize gülüyorlardır, ve ortaya çıkıp darp edildiklerini falan iddia edeceklerdir. | Open Subtitles | لابد و أن هؤلاء الشبان يختبئون في مكانٍ ما من المحتمل أنهم يضحكون الآن بشدة وسوف يعودون |
| Kesinlikle, muhtemelen şu anda bana gülüyorlardır. | Open Subtitles | .تماماً ، وربما يضحكون الآن على هذا |
| Biz fakir, vergi ödeyenlere popolarıyla gülüyorlardır. | Open Subtitles | يضحكون علينا نحن الحمقى دافعي الضرائب |
| "Belki de bana gülüyorlardır. Ama aslında öyle değildir." | Open Subtitles | فربما يضحكون عليك وربما لا ؟ |
| Sanırım gülüyorlardır. | Open Subtitles | أعتقد أنهم كانوا يضحكون |
| Bize gülüyorlardır. | Open Subtitles | إنهم يضحكون علينا. |
| Kıçlarıyla gülüyorlardır. | Open Subtitles | لا بد أنهم يسخرون |