| Size bu davayı gümüş tepside sunabilirim. | Open Subtitles | انا اضع تلك القضية فى يدى على طبق من فضة |
| Kendini bize gümüş tepside sunuyor, bunu göremiyor musunuz? | Open Subtitles | الآن و قد ظهر شخص على طبق من فضة و أنتم حتى لا تريدون التفكير بالأمر |
| Her davada halletmem için bunu gümüş tepside sunmanı bekleyem. | Open Subtitles | أعتقد، لا أستطيع أن أتوقع كل قضية تسلم لي على طبق من فضة |
| Ama o geldiğinde, gümüş tepside ... | Open Subtitles | ... لكني عندما تأتي على طبق فضي |
| Babam kafanı gümüş tepside sunacak. | Open Subtitles | سيضع أبي رأسك على طبق فضي! |
| Şimdi de McManus oğlumu onlara gümüş tepside sunuyor. | Open Subtitles | و الآن ماكمانوس يُعطيهِم ابني على طبقٍ مِن فِضَة |
| Kariyeri önüne gümüş tepside sunulmuş biriyle bu kadar yakın olacağımı sanmazdım. | Open Subtitles | بالرغم من أنني لم أتعلقبأي شخص قدم مسيرته لها على طبق من فضة |
| Daha dün Edgar Knowles'ı gümüş tepside bize sundun. | Open Subtitles | البارحة, قدمت لنا ادغار نولز على طبق من فضة |
| Bütün operasyonu gümüş tepside sunmayacağım. | Open Subtitles | لن أسلم هذه العملية برمتها على طبق من فضة. |
| Ama bunu onlara gümüş tepside sunduğumda pasta gibi suratıma fırlatıyorlar. | Open Subtitles | لكنني عرضته عليهن على طبق من فضة لكنهن اعدن ذلك برميه في وجهي مثل فطيرة تافهة |
| gümüş tepside sunulmuş olarak her şeyin vardı, ve sen bunu çarçur ettin. | Open Subtitles | حصلتَ على كل شيء على طبق من فضة لكنك بددّته |
| St. Patrick de olaya ne kadar dâhil oldu bilmiyorum ama güven bana eğer suçlu olduğunu kanıtlayabilseydim sana gümüş tepside sunardım. | Open Subtitles | ولكن ثقي بي، لو استطعت إثبات التُهمة عليه لقدّمته إليك على طبق من فضة |
| Bak fırsatı sana gümüş tepside sunuyorum. | Open Subtitles | هاهي الفرصة أمامك على طبق من فضة |
| Kellesini sana gümüş tepside ulaştıracağım, ufak kurt. | Open Subtitles | ساقدم لكِ روحها على طبقٍ لا تقلقي عزيزتي |
| Ali'nin katilini bize gümüş tepside sundu resmen. | Open Subtitles | "A"الوحيده التي ستقدمُ لنا قاتل "ألي" على طبقٍ من فضة |