| Hatırlat da bir daha seninle Salı günü öğle yemeği yemeyeyim. | Open Subtitles | ذكريني أن لا أذهب معك إلى الغداء يوم الثلاثاء مرة أخرى |
| Bizi daha iyi tanımak istersen pazar günü öğle yemeğine bize katıl. | Open Subtitles | أن كنت تود معرفتنا أكثر – شاركنا الغداء يوم الأحد |
| Cora, Edith ve Mary'yi Perşembe günü öğle yemeğine davet etti. | Open Subtitles | لقد دعت لتوها "كورا" و "إيديث" و"ماري" لتناول الغداء يوم الخميس |
| Salı günü öğle yemeği yiyelim. | Open Subtitles | أريد أن تتناول العشاء معي يوم الثلاثاء |
| # İlk alarm, 1952'nin bir ilkbahar günü öğle vaktinde çaldı. | Open Subtitles | لقد دق الناقوس الأول ظهيرة يوم ربيعى عام 1952 |
| Lütfen Cuma günü öğle yemeğine geldiğinde Madam Pierpont'a verin bunu. | Open Subtitles | رجاءا إعطاء هذه لسيدتي بيربونت عندما تأتي لتناول طعام الغداء يوم الجمعة. |
| Perşembe günü öğle yemeğine geleceğim dedi. | Open Subtitles | قال أنه سيحضر على الغداء يوم الخميس |
| Cumartesi günü öğle yemeğine gelin. | Open Subtitles | تعال إلى مأدبة الغداء يوم السبت |
| Bay Cosgrove'la pazartesi günü öğle yemeği yiyeceğiz. | Open Subtitles | السيد (كوسجروف) و أنا سنتناول الغداء يوم الإثنين |
| - Pazar günü öğle yemeği için bir araya geliyoruz tamam mı? | Open Subtitles | سنأتي لتناول الغداء يوم الأحد، حسنٌ ؟ . |
| - Pazar günü öğle yemeğine gelir misin? | Open Subtitles | هل تودين تناول الغداء معي يوم الأحد؟ -أين؟ |
| Pazar günü öğle saatlerinde, inanılması güç bir olay yaşandı. | Open Subtitles | ثم من حيث لا ندرى وبصورة لا يمكن تصديقها وفى ظهيرة يوم الأحد |