| gürültünün hafifletilmesi için gereken adımları onların atması gerekecek. | TED | عليهم اتخاذ الخطوات اللازمة للحد من الضوضاء. |
| Çok fazla gürültünün, işitmeniz için kötü olduğunu bildiğinizi varsayıyorum. | TED | أفترض أن أكثركم يعلم أن الضوضاء مضرة لسمعكم. |
| Size gürültünün gezegendeki ya da okyanustaki en büyük çevresel sorun olduğunu söylemeye çalışmıyorum. | TED | وكما تعلمون، أنا لا أحاول إخباركم أنّ الضوضاء تعتبر من أكبر المشاكل البيئية على الكوكب أو حتى في المحيط. |
| Kaydettiğiniz gürültünün ölçümü ile kıyaslandığında, inanılmaz doğru bir referans verir | Open Subtitles | تمنحك الآحترافية الدقيقة المرجعية تجاه التي تستطيع قياس الضجيج الذي تستقبله |
| Dinlerlerse, gürültünün gerisindekileri de... ..duyacaklarından korkarlar. | Open Subtitles | يظنون أنهم إذا استمعوا قد يسمعون ما وراء الضجيج |
| gürültünün bir diğer çok önemli sağlık etkisi, uzatılmış sürelerde belirli gürültü seviyelerine maruz kalanlarda, kalp ve damarlara ilişkin yüksek riske sebep olmasıdır. | TED | هناك تأثير آخر صحي مهم جدًا للضوضاء وهو زيادة مخاطر الإصابة بأمراض القلب والأوعية الدموية لهؤلاء الذين يتعرضون لضوضاء ذات صلة لفترات طويلة من الزمن. |
| Şimdi, bu gürültü öylesine büyük ki toplum bu gürültünün sonuçlarını en aza düşüren kişileri ödüllendirmektedir. | TED | هذا التشويش هو من الضخامة بحيث يمنح المجتمع أهميّة كبيرة لأولئك من بيننا الذين يمكنهم الحد من عواقب التشويش. |
| Ve bütün bu gürültünün önünde... küçücük bir jest yaparsınız. | TED | وأمام كل هذه الضوضاء تشير مجرد إشارة بسيطة جدا |
| Bu yorgan gürültünün duyulmasını oldukça engelliyor bunu Bose'da satabilirler. | Open Subtitles | هذا اللحاف يحجب الكثير من الضوضاء "عليهم بيعه في "بوس |
| Bu gürültünün ve tozun içinde çalışmak imkansız! | Open Subtitles | انة من المستحيل العمل تحت كل هذة الضوضاء والغبار |
| Ayrıca çocuklarınıza gürültünün sağlığa etkilerinden bugün yüksek sesli müzik dinlemenin ilerde oluşturacağı sonuçlardan bahsedin. | TED | أيضًا حدّثوا أطفالكم عن تأثيرات الضوضاء على الصحة وأن الاستماع إلى الموسيقى الصاخبة اليوم سيكون لها عواقب لاحقًا حين يكبرون. |
| Bilim insanları için tahmin etmesi en kolay etki ani gürültünün işitme kaybına ya da fiziksel yaralanmaya sebep olabilecek ciddi anlamda güçlü, ansızın patlamaların etkisi olsa gerek. | TED | ربما كان الأمر الأسهل بالنسبة للعلماء لتقييمه هو أثر الضوضاء الحادّة، دَوّي انفجارات صاخبة مفاجئة التي قد تسفر عن إصابة جسمانية أو صَمَم. |
| Ve daha iyi pervane dizaynlarını düşünerek gürültünün bu şekilde yüzde 90 azaltılabileceğini buldular. | TED | وقد وجدت تلك اللجنة انه وباستخدام العلم والمهارة والذكاء يمكن توليد تصميمات جديدة تقلل من الضوضاء بنسبة 90% |
| Bu gürültünün içinde duyamıyorlar. | Open Subtitles | لايمكنهم سماع هذا مع كل هذه الضوضاء |
| Bedenim o gürültünün içindeydi... | Open Subtitles | كان جسدي في خضم تلك الضوضاء الشعبية |
| O gürültünün ne olduğunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | هذه هي الضوضاء التي كنت أسمعها إذن |
| Eski inançlara göre davul, çatapat ve havai fişeklerin çıkardığı gürültünün deniz şeytanları ve kötü kaderi korkutacağına inanılıyor. | Open Subtitles | في هذه الاثناء تدق الطبول , وتشعل الالعاب الناريه تعكس الاعتقاد القديم ان تلك الضوضاء العالية ستخوّف من شياطين البحر الخطرين والثروة السيئة |
| gürültünün üstüne gürültü eklerler. Televizyonlar. Cep telefonları. | Open Subtitles | يضعون الضجيج فوق الضجيج التلفزيونات، الهواتف الخلوية |
| Çıkardığınız gürültünün farkında mısınız? | Open Subtitles | ألديكم أية فكرة عن الضجيج الذي تصدرونه؟ |
| Arkadaki gürültünün kaynağını TC-5015 kule vincinin hidrolik motoru olarak tanımladılar. | Open Subtitles | حدّدوا الضجيج في الخلفية كمُحرّك هيدروليكي من رافعة برجيّة من النوع "تي سي 5015". |
| Ancak, gürültünün bir diğer etkisi de uyku sıkıntısı yaratması. | TED | تأثير آخر مهم للضوضاء هو اضطراب النوم. |
| Ve elde edilen bir sezgi şudur, burada gösterdiğim gürültünün miktarı ve çeşitliliği aslında güç büyüdükçe artar. | TED | وإحدى البديهيّات التي نحصل عليها هي أنّه تغيّر كمية التشويش في الواقع التي أعرضها هنا تَكبر كلّما كَبُرت القوة. |