| Sürpriz olmasının ötesinde oraya ulaşıp, Kall yolu ile kesişen nehri güvenceye almalıyız. | Open Subtitles | ليست هنا المفاجأة للوصول هناك، يجب علينا تأمين النهر الذي يقطع ممر كال |
| Olmaz, diğerlerini bekleyeceğiz. Akıllıca davranmalıyız. Bir güvenceye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | كلّا، سننتظر الآخرين، يلزم أن نكون أذكياء، نحتاج وسيلة تأمين. |
| Kendinizi ancak kişisel bir sigortayla güvenceye alabilirsiniz. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التى يمكن أن تحمى بها نفسك أن تحصل على بوليصة تأمين |
| 40 milyon dolarlık bir anlaşmayı güvenceye almak için mi? | Open Subtitles | للمساعدة بتأمين صفقة بقيمة أربعون مليون دولار؟ |
| Acil olan durumla ilgilenirken geleceği güvenceye aldıklarından da emin olurlar. | Open Subtitles | إنهم يتولون المشكلة العاجلة، ويحرصون في الوقت نفسه على ضمان المستقبل |
| Sizleri bilmem ama... benim bir güvenceye ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا أعلم عنكم ولكنني أحتاج إلى بعض الطمأنينة |
| Gemiye gidip kanıtı güvenceye ben alırım. | Open Subtitles | حسناً من الافضل لي النزول للغواصه وتأمين الادله ، لان هذه عمليتي. |
| Dünya üzerindeki egemenliğimi güvenceye almak için yeni bir plân kuracağız. | Open Subtitles | نحنُ سنعقد خطة جديدة لتأمين منطقتي على الأرض |
| FBI paketi güvenceye aldı. Gişe kapandı efendim. | Open Subtitles | المباحث الفدرالية أمنت الهدف فشلت المهمة سيدي |
| Evet, kendimizi güvenceye aldık. İyi düşündün evlat. | Open Subtitles | ياه ، لقد جئتنا ببوليصة تأمين أن تفكيرك صائب |
| Ama hepinizin tek bir güvenceye ihtiyacı var. | Open Subtitles | لكن أنتم, أنتم جميعاً, تأمين واحد أساسي: |
| Pilota söyle, gemisini on dakika içinde güvenceye alacağız. | Open Subtitles | اقول الطيار سنقوم تأمين الحرفية لها داخل في عشر دقائق. |
| İlişkimde güvenceye gerek duymam çünkü aşk konusunda harikayımdır. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى تأمين في علاقتي لأني ممتازة في الحب |
| Uluslararası ticaret birliğinden arsayı satın alalım. Maden işletme hakkını güvenceye alıp, madeni çıkaralım. | Open Subtitles | تشكيل كونسورتيوم، شراء الأرض، تأمين حقوق التعدين وحفر هذا الخام. |
| Biz sadece olay mahallini güvenceye alır, tanıkların ifadelerini alırız. | Open Subtitles | إننا نقوم بتأمين مسرح الجريمة ونُسجّل الإفادات. |
| Rampaya doğru gidip savaş başlığını güvenceye alacağım. | Open Subtitles | أصنع طريقا للأعلى، أجد الصومعة، و أقوم بتأمين الرأس الحربي |
| Fransa tahtını nesiller boyu Napolyon ailesinde güvenceye almıştı. | Open Subtitles | بتأمين عرش "فرنسا" لقائمة من اسلاف "النابليون". |
| Senin ve oğlunun gerçekten güvenceye sahip olmasının bir tek yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة فقط لك ولإبنك من خلالة يمكن أن يكون لديكم ضمان حقيقي |
| Halka açılmanın bir parçası da şirketin mirasını güvenceye almamız gerekiyor demek. | Open Subtitles | الان جزء منا سيكون عامياً يعني ضمان الأرث لـهذه الشركة |
| Ve şu anda biraz güvenceye ihtiyacı var. | Open Subtitles | .والآن, يحتاجُ قليل من الطمأنينة |
| Bailey'i öldür. Silah'ı güvenceye al. Ne kadar zor olabilir ki? | Open Subtitles | قتل (بيلي), وتأمين السلاح, ما مدى صعوبة ذلك؟ |
| Alpha'yı güvenceye almanın tek yolu onu yok etmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتأمين نظيره ألفا لتدميره. |
| El izimi kullanıp altınları güvenceye aldıktan sonra eski takımımı çöle taşıdım, yani acınası ve asi hayatlarını kurtardım. | Open Subtitles | لقد أمنت الذهب بطبعة يدي وسحبت فريقي السابق إلى منتصف الصحراء وبذلك انقذت حياتهم المزرية والمتمردة |
| Korkarım, dediklerinden daha fazla güvenceye ihtiyacım var. | Open Subtitles | اخشى انني سوف احتاج ضمانا اكثر قليلا من ذلك |