| Tamam, bu Todd için hayırdı. Ben olmasına güvenebileceğim kimse yok mu? | Open Subtitles | حسنا لا يا تود الا يوجد احد أثق به ان يكون انا؟ |
| Bak, eğer bir şey yapılması gerekiyorsa, ailem için güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | انظر , إذا حدث أي شيء أنت الوحيد الذي أثق به للإهتمام بعائلتي |
| Ama sadece şu an güvenebileceğim bir tek siz olduğunuz için. | Open Subtitles | لكن ذلك فقط لأنه أنتم الأشخاص الوحيدون الذين أثق بهم الآن |
| Hayatımda hiç, şu eski gitar kadar güvenebileceğim bir kadına rastlamadım. | Open Subtitles | إننى لم أرى امرأة أبداً يمكننى الوثوق بها مثل هذا الجيتار |
| - Muhtemelen güvenebileceğim son kişi. - Onun için giyindiğin tek kişi. | Open Subtitles | الشخص الاخير الذي يمكنني الثقة فيه الشخص الوحيد الذي يمكن ان ترتديه |
| O daima güvenebileceğim tek kişi. Ona çok şey borçluyum. | Open Subtitles | إنها الوحيدة التى يمكننى الإعتماد عليها أنا مدين لها كثيرا |
| En azından burada güvenebileceğim bir şef doktor olacak. | Open Subtitles | توجد طبيبة مداومة واحدة هنا يمكنني الاعتماد عليها |
| Ve odadaki tüm insanlar içerisinde, belli ki güvenebileceğim tek kişi o. | Open Subtitles | ومن بين كل الموجودين في هذا الغرفة فهو الوحيد الذي أثق به |
| Ama artık sakladığım yeri bilen, güvenebileceğim biri var, lazım olursa diye. | Open Subtitles | لكن الآن شخصا ما أثق به سيعرف أن يخفيه , فقط أحتياطا |
| Bunu bilen tek kişisin ve güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يعلم بهذا الشأن الوحيد الذي أثق به |
| Ama biliyor musun, sanırım en sonunda güvenebileceğim birini buldum. | Open Subtitles | ولكن أتعرفين؟ أعتقد أنني عثرت على شخص أثق فيه أخيراً. |
| Eski bir dosya için yardıma ihtiyacım var. güvenebileceğim birine. | Open Subtitles | أحتاج المساعدة في قضية قديمة أحتاج إلى شخص أثق به |
| Çünkü bütün olayların ortasındasın, bu da seni güvenebileceğim tek kişi yapıyor. | Open Subtitles | لأنّكِ في وسط هذه المعمعة، ممّا يجعلكِ الشخص الوحيد الذي أثق به. |
| Ama bu ofise güvenebileceğim birisi gelene kadar beklemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | لكنني أفضل الإنتظار حتى يأتي شخص أثق به في هذا المكتب |
| Bana göre onun eşcinsel olması da bu ilişkiye en başından güvenebileceğim anlamına geliyordu. | TED | وبالنسبة لي، حقيقة كونه شاذاً عنى أن بإمكاني أن أثق بتودّده لي منذ البداية. |
| Şu an ise güvenebileceğim en son kişi olsa gerek. | Open Subtitles | الان هى على الارجح اخر شخص افكر فى الوثوق بة |
| Vali ile işimi yaparken buralarda güvenebileceğim birisi olmalı. | Open Subtitles | أنا الآن أعرف صبي يمكنني الوثوق به ريثما أنتهي من أعمال السفينة مع القاضي |
| güvenebileceğim birisiyle konuşmak istedim. | Open Subtitles | شعرت انى اريد التحدث لااحدهم استطيع الثقة فيه |
| Mekanikte yeterince düzgün biri olduğundan eminim ama bana güvenebileceğim birileri lazım. | Open Subtitles | ،متأكد أنّك ميكانيكي محترم بما يكفي .لكن أحتاج لرجال يمكنني الإعتماد عليهم |
| Tek güvenebileceğim sensin, mankafa. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يمكنني الاعتماد عليه أيّها الأحمق |
| Sonunda ailemle birlikte bir hayatım ve şimdi de güvenebileceğim bir arkadaşım oldu. | Open Subtitles | لقد بدأت اخيرا فى الحياة مع عائلة وصديق جديد يمكننى أن اثق به |
| İş üstündeyken güvenebileceğim tek insan sensin. | Open Subtitles | عندما نحن على الشغل أنت الشخص الوحيد الذي أنا يمكن أن أعتمد على. |
| Bir daha bu tür bir iyilik istemeyeceğim, ama güvenebileceğim tek kişi de sendin. | Open Subtitles | لن أطلب صنيعاً كهذا ثانيةً قط، لكن أنتِ الوحيدة التي أثقُ بها |
| Ben olsaydım yedek bir planım olurdu, dalavere dışında güvenebileceğim bir şey. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لكان لدى لدى خطة بديلة. شىء اكثر من مجرد هراء لكى اعتمد عليه. |
| Gördün mü? Bu yüzden, bu tür işlerde güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | لهذا أنت الوحيد الذي يمكنني أن أئتمنه بهذه الأعمال |
| şu an güvenebileceğim tek insansın. | Open Subtitles | فرايزر، أنت الرجلَ الوحيدَ أنا يُمْكِنُ أَنْ أَئتمنَ الآن. |
| Ama bu kişi güvenebileceğim biri olmalı. | Open Subtitles | لكِنهَا يجِب أن تكُون إمرَأة مَا أثِق بِها |