| Michael, birlikte yapabileceğimiz onca güzel şeyi düşün. | Open Subtitles | لا تعلم ما تقاتل من أجله بعد الآن مايكل, فكر بكل الأشياء الجيدة التي يمكن أن نفعلها سوياً |
| Her türlü güzel şeyi planladık bile. | Open Subtitles | لدينا جميع أنواع الأشياء الجيدة المخطط لها. |
| Bunca güzel şeyi yaratan Tanrı'nın aynı zamanca korkunç ve kötü şeyleri nasıl yarattığını soruyor. | Open Subtitles | إنها عن، كيف للرب، الذي خلق كل هذه الأشياء الجميلة في العالم أن يخلق أشياء مخيفة وشريرة كذلك |
| Bir sürü güzel şeyi kaçırıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفوت الكثير من الأشياء الجميلة |
| Oyuncak ayıya benziyorsun. Bu güzel şeyi takar mısın? | Open Subtitles | انت تبدو مثل الدمية الان هل يمكنك ارتداء هذا الشئ الجميل ؟ |
| Vay canına, adamım, bu güzel şeyi bataklığa yanında mı getireceksin? | Open Subtitles | مهلاً، يا رجل. ماذا ستفعل؟ هل ستصحب ذلك الشئ الجميل في المستنقع معك؟ |
| Bu bebek, hayatımızın en güzel şeyi olacak. | Open Subtitles | هذا الطفل سيكون أفضل شئ قد حدث لنا |
| Curtis, neden gidip hayatındaki en güzel şeyi berbat ettin? | Open Subtitles | كيرتيس "لما لا " تذهبُ وتقترفُ الحماقه أفضل شئ في حياتك |
| Çocuk doğurmak dünyanın en güzel şeyi olmalı. | Open Subtitles | ولادة الأطفال كان ذلك الأمر الجميل |
| Unutma röportajın amacı, bu kasaba için yaptığın onca güzel şeyi vurgulamak. | Open Subtitles | الآن تذكري الهدف من المقابلة أنه لتسليط الضوء على الأشياء الجيدة التي قمتي بها من أجل القرية |
| Babamın bize yaptığı en güzel şeyi mahvetmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | لا تسعى لتخريب أحد الأشياء الجيدة التي فعلها والدي لنا, أرجوك؟ |
| Bunun anlamı sen kaybettin, ben kazandım ve söylediğin onca güzel şeyi geri almak için artık çok geç. | Open Subtitles | مما يعني أنك تخسر، انا افوز، وقد فات الأوان لتستعيد كل تلك الأشياء الجميلة التي قلتها ! |
| Dünyadaki en güzel şeyi. | Open Subtitles | أفضل شئ فى العالم. |
| Dünyadaki en güzel şeyi. | Open Subtitles | أفضل شئ فى العالم. |
| Çocuk doğurmak dünyanın en güzel şeyi olmalı. | Open Subtitles | ولادة الأطفال كان ذلك الأمر الجميل |