| Cannon Tiyatrosu'nun arkasındaki sokakta güzel,genç bir kadın. | Open Subtitles | وقالت امرأة شابة جميلة في الزقاق خلف المسرح كانون. |
| Umarım bunu söylememde bir sakınca yoktur, ama siz çok güzel genç bir hanımsınız. | Open Subtitles | آمل ألا تمانعي قولى هذا، لكنكِ شابة جميلة. |
| Sonra Burma'dan döndüğümde onu güzel genç bir bayan olarak buldum. | Open Subtitles | ثم, عندما عدت من بورما وجدتها سيدة شابة جميلة |
| Bir zamanlar aşk için evlenmiş güzel, genç bir kız varmış. | Open Subtitles | كان فيما مضى كانت هناك فتاة شابة جميلة التي تزوجت عن حب. |
| Ve jürinin seni çiğ çiğ yiyeceğini de biliyorsun. Düşmanla yatan güzel, genç bir kadın... | Open Subtitles | وتعرفين أن هيئة المُحلّفين ستنال منكِ لأنكِ شابة جميلة مُرتبطة بعدوّنا |
| Sizin konumuzdaki bir adam dans pistinde güzel genç bir hanımefendiye nasıl davranması gerektiğini bilmeli, değil mi? | Open Subtitles | توجيه فتاة شابة جميلة برشاقة عبر قاعة الرقص، ألا تظن؟ |
| Umarım ki, düşüncen, burada olmamızın sebebinin sadece çok güzel genç bir kadın olduğu için olmadığıdır. | Open Subtitles | اتمنى ان لا تعتقد اننا هنا... لمجرد انك امرأة شابة جميلة. |
| Sen kesinlikle güzel genç bir bayan olmak için büyümüşsün. | Open Subtitles | من المأكد أنك كبرت و أصبحت شابة جميلة |
| Ama güzel genç bir bayan olmuşsun. | Open Subtitles | والآن لقد كبرت وأصبحت شابة جميلة |
| Çok güzel, genç bir eş, sevgili bir oğul... | Open Subtitles | إمرأة شابة جميلة وإبنها الغالي، |
| Çok güzel, genç bir bayanı koruyordun. | Open Subtitles | كنت تحمي شابة جميلة |
| - Çok güzel genç bir bayandı. | Open Subtitles | كانت سيدة شابة جميلة -هل هي ميتة؟ |
| güzel genç bir kadın burada tamamen yalnız. | Open Subtitles | شابة جميلة وحيدة هنا... |
| - Maria isimli güzel, genç bir kız. | Open Subtitles | -فتاة شابة جميلة اسمها (ماريا). -ماذا؟ |
| Sonra bir gün Mavisakal kendi kendine şöyle demiş: "Artık kendime başka güzel, genç bir eş alma vaktim geldi." | Open Subtitles | ثم ذات يوم، تبادر لذهن (بلوبيرد): "حان الوقت المناسب لأتزوج زوجة شابة جميلة أخرى... |