| Burası güzel kadın kaynıyor ama sen oturmuş o herifi kesiyorsun. | Open Subtitles | كلّ هؤلاء النساء الجميلات هنا وأنت تحدّق في ذلك الرجُل ؟ |
| Trajik bir şekilde tek başına öldü tıpkı dünyadaki çoğu güzel kadın gibi. | Open Subtitles | ماتت وحدها بشكل حزين مثل العديد من النساء الجميلات |
| Bence o dünyadaki en güzel kadın. Peki ya siz? | Open Subtitles | ما زلت أراها أجمل امرأة في العالم ماذا عنك ؟ |
| Bana bir iyilik yap ve şu gözü yaşlı güzel kadın saçmalıklarını kes. | Open Subtitles | أصنع لي معروفا و توقف عن هذه التفاهات التي تدور حول تلك المرأة الجميلة الغارقة في دموعها |
| Ama bence, güzel kadın kafalı bir inek olmaktan çok daha iyi. | Open Subtitles | أظن ان هذا افضل من ان تكون بقرة برأس امرأة جميلة |
| güzel kadın. Onca zorluğa rağmen benimle kaldı. | Open Subtitles | إمرأة جميلة وقفت بجانبي في العديد من الأزمات |
| Kristal Göl Kampı'nda senden başka güzel kadın olacak mı sence? | Open Subtitles | - ماذا؟ أتظن أنه سيتواجد نساء جميلات أخريات فى مخيم بحيرة كريستال بجانبك؟ |
| Çoğu güzel kadın polis olmalı. | Open Subtitles | فكما تعلم، أغلب النساء الجميلات من الشرطة |
| Ardından dükkân sahibi de demiş ki, "Bir sürü bekâr... "...ve güzel kadın buraya geliyor... | Open Subtitles | قال المالك أن الكثير من النساء الجميلات يأتين الى هنا يومياً. |
| - Dışarda kaç tane güzel kadın olduğu hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | هل لديك أية فكرة عن عدد النساء الجميلات هنا؟ ماذا في ذلك؟ |
| Bence güzel. Bence O gördüğüm en güzel kadın. | Open Subtitles | بالنسبة لي إنها أجمل امرأة رأيتها في حياتي |
| Ve altıncı sırada, ortadaki sandalyede o güne kadar gördüğüm en güzel kadın oturuyordu. | Open Subtitles | وأرى هناك .. في الصفّ السادس، في منتصف المُدرّج، أجمل امرأة رأتها عيناي |
| O aptal hayatında... şimdiye kadar gördüğün en güzel kadın için. | Open Subtitles | أجمل امرأة رأيتها في حياتك في كل حياتك الغبية |
| Ama benim tanıdığım en güzel kadın olmanızı beklemiyordum. | Open Subtitles | أنا لم أتوقع الكثير من المرأة الجميلة التي أنا معها الأن |
| Altın Kuş, Küçük Denizkızı, güzel kadın... | Open Subtitles | الطائر الذهبي عروس البحر، المرأة الجميلة |
| O kız olarak uykuya daldı ve bu güzel kadın olarak uyandı. | Open Subtitles | كيف سقطت نائمة هذه الفتاة واستيقظت امرأة جميلة |
| Çoğu kişi, erkeklerin dikkatini dağıtmak için güzel kadın kullanır. | Open Subtitles | أكثر الناس يظنون أنه لصرف إنتباه مجموعة من الرجال فإن أفضل طريقة هو استخدام إمرأة جميلة |
| T, güzel kadın yok diye söylenmeyi bırakmalısın. | Open Subtitles | توقفي عن القول ليس هناك نساء جميلات |
| Bir adaya adam yasaklamak güzel kadın ile dolu ve hala yakınıyor. | Open Subtitles | لا أصدق هذا أنفى الرجل لجزيرة مليئة بالنساء الجميلات ومازال يتذمر ؟ |
| O dünyadaki en güzel kadın ve onu benden alacak her erkekle dövüşmeye hazırım. | Open Subtitles | إنها أجمل إمرأة فى العالم وسأحارب أي رجل يأخذها مني |
| Bakmalarının tek sebebi buradaki en güzel kadın sen olduğun için. | Open Subtitles | حسنا، السبب الوحيد الذى يجعلهم يحدقون هو كونك اجمل امرأة هنا |
| O kanaldaki en güzel kadın sensin. | Open Subtitles | أنت أكثر إمرأةِ جميلة هناك في تلك الشبكةِ. |
| Küçük oğlu olan güzel kadın değil mi? | Open Subtitles | إنها السيدة الجميلة ذات الطفل الصغير ، أليست كذلك؟ |
| güzel kadın kaçırılır mağaraya hapsedilir ve erkek onu bulmak için her şeyi feda eder. | Open Subtitles | أتعلم؟ أمرأة جميلة أخُذت، وسُيرتللكهف، |
| Meksika'daki en güzel kadın. | Open Subtitles | المرأة الأجمل في المكسيك |