| Sonra öbür tarafa geçtiğinizde, hortum gibi bir şeyi var, kuş gagası gibi ve hortumundan bulutlar fışkırtıyor. | TED | وبعد ذلك عندما تذهب إلى الجانب الآخر سيكون لها خرطوم مثل منقار الطير وهي تنفث الغيوم من خرطومها |
| Birincisi, mercan ısırmaya yetecek kadar güçlü, bir papağan gagası gibi ağızları vardır, çoğunlukla yosun peşinde olmalarına rağmen. | TED | أولاً، فمها يشبه منقار الببغاء، وهو قوي بما يكفي لقضم الشعاب المرجانية، مع أنّهم غالباً يبحثون عن الطحالب. |
| Bu kuşun güçlü gagası ve kuvvetli boynu daha zayıf akbabaların kazabilmesi için sert deri ve kas dokuyu kolayca deliyor. | TED | منقار هذا الطائر القوي وعنقه الطويل بإمكانه تمزيق النسيج العضلي بسهولة، فاتحاً المنفذ لبقية النسور الهزيلة للأكل. |
| Kuş her ziyaretinde gagası ve tüyleriyle daha fazla polen alır. | Open Subtitles | كل مرة يقوم بزيارتها يحمل معه كميات إضافية من اللقاح على منقاره وريشه |
| Erkek boynuz gagalı kuşun parlak renkli gagası ve gerdanı sağlıklı olduğunun bir işareti. | Open Subtitles | المنقار والغبَب اللامعين لأبي معْوَل هما أيضاً إشارة لقوّته. |
| Paulie'nin o kadar büyük gagası olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لا اعتقد ان بولى يمتلك منقار كبير ليحدث جرح كهذا |
| Alcatraz kadın kuşçusu mu? Onun kanadı ve gagası vardı. Tüm bildiğim onun bir ördek olduğu. | Open Subtitles | كان لها أجنحة و منقار بالنسبة لى هى بطة كبيرة حمراء |
| Uçamayan bir kuş. Keskin dişlerle dolu bir gagası var. | Open Subtitles | طائر لا يمكنه الطيران وله منقار ملئ بالأسنان الحادّة |
| Koca bir gagası olan 12 yaşında bir kızım var. | Open Subtitles | من هو طبيبك? لدي ابنة عمرها 12 سنة مع منقار لعين. |
| Rengi siyahtı ve gagası vardı ve bir de topallıyordu. | Open Subtitles | كان أسود، وكان منقار. أوه، وطار مع يعرج. |
| Ya da karısı gagası olan bir adamı öpmekten bıkmıştır. | Open Subtitles | أو رُبما كانت متقززة من تقبيل رجل ذي منقار |
| Kuzgunun gagası daha çok arta kalanlar için uygun. | Open Subtitles | منقار الغداف أكثر تناسباً مع بقايا الطعام |
| Kiracı flamingonun gagası baş aşağı kullanılabilinen tek gagadır. | Open Subtitles | منقار الفلامنغو القصير هو المنقار الوحيد المخلوق كي يستخدم بالمقلوب |
| Şu gagası olan ve daha önce gördüğüm bütün güvercinlere benzeyen gri güvercin mi? | Open Subtitles | تقصد واحد رمادي مع منقار وجميع الريش؟ يبدو أن كل الآخرين حمامة رأيته؟ |
| Sen, arkadaki, burnunda gaga gibi bir şey var, kuş gagası gibi. | Open Subtitles | التي خلف، كنت قد حصلت على نوع من منقار على أنفك، قليلا مثل الطيور. |
| Kuvvetli gagası olan bir papağan da senin yaptıklarını yapabilir! | Open Subtitles | أي ببغاء مَع a منقار قوي يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ ما أنت تَعمَلُ! |
| Bu zayıf küçük bir serçeden başka bir şey değil. gagası da kurumla dolmuş. | Open Subtitles | عصفور صغير منقاره مليء بالسخام |
| Üst gagası da kapanarak tuzağı örtüyor. | Open Subtitles | بينما منقاره العلوي يغلق الفخ. |
| Şahin muhafızın gagası parlamış. | Open Subtitles | حارس حورس منقاره يتألق |
| Bu, büyük bir gagası olmasının başka bir nedeni olabilir yuva alanları üzerine çıkan anlaşmazlıkları çözmek için. | Open Subtitles | يمكن أن يكون هذا سبب آخر لوجود المنقار الكبير للتقاتل به للنزاع على أماكن العش |
| Yavru bir maymunun parmakları, domuz midesi, papağan gagası ve üç kaşık şeker eklendi. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أصابع قرد صغير، وأحشاء خنزير، ومنقار ببغاء، وثلاثة معالق من السكر. |