| Köpek kurtlarla yaşamışsa, kurtlar da onun izini sürerler ve sürümüzü kırıp geçirirler. | Open Subtitles | لو كان فعلًا قد عاش مع الذئاب فهي مسألة وقت حتى يتعقبوه إلى هنا و يقضوا على قطيعنا |
| Zamanlarını çocuklarıyla geçirirler. Tatil. Aile zamanı. | Open Subtitles | يمكنهم أن يقضوا وقت مع أطفالهم عندهم العُطل الوقت العائلي |
| Joan'un da dediği gibi, biz arkadaşız ve arkadaşlar araya şehveti sokmadan birbirleriyle vakit geçirirler. | Open Subtitles | كما تقول جوان ، نحن أصدقاء والأصدقاء يمكنهم أن يقضوا الوقت صحبة بعضهم البعض بدون تلهف جنسي |
| Bunlar hayatlarının yarısını yemek aramakla, diğer yarısını da yemekle geçirirler. Ne yediklerine önem vermezler. | Open Subtitles | لقد قضوا حياتهم بحثا عن الغذاء ولا يهتمون بماهيته |
| Amerikalılar bütün yaşamlarını farkı ''ayırt et'' demeyi öğrenerek geçirirler. | TED | ان الامريكيون معتادون على هذا فقد قضوا معظم حياتهم وهم يمارسون لعبة " الفوارق السبع " |
| Çoğu vakitlerini hayvanlarla geçirirler, malum. | Open Subtitles | حسناً, إنهم يقضون معظم وقتهم مع الحيوانات, كما تعرفين |
| Zelda and Andrew rutin olarak Cadılar Bayramını en iyi arkadaşları ile geçirirler. | Open Subtitles | زيلداو أندرو من الطبيعي أن يقضوا الهلاوين مع أعزّ أصدقائهم |
| Gidersek, Luke ve Manny beraber vakit geçirirler. | Open Subtitles | سيكون جيّداً لـ، (لوك) و (ماني) أن يقضوا بعض الوقت سويّاً. |
| Bütün gün beni kollayarak geçirirler. | Open Subtitles | لقد قضوا اليوم منصوبي القوام |
| Mormonlar otoriteye saygı duyarlar, içki içmezler ya da uyuşturucu kullanmazlar yabancı ülkelerde zaman geçirirler ve birkaç dil konuşurlar. | Open Subtitles | حسناً، أعضاء الطائفية (المورمونيّة)، يحترمون القانون ولا يتعاطون المخدرات أو يحتسون الخمر قضوا أوقاتاً في دول عدّة ويتحدثون العديد من اللغات |
| Cadılar bütün vakitlerini çocukları öldürme planları ile geçirirler. | Open Subtitles | الساحرات يقضون وقتهم في التآمر لقتل الأطفال. |
| Pislikler bile tatil günlerini aileleriyle geçirirler. | Open Subtitles | حتى الحثالة يقضون العطلة بالمنزل مع عائلاتهم |