| Birbirlerine güven içinde yatakta iyi vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | لذا فهما يؤكدان لبعضهما كل فترة أنهما يقضيان وقتاً جيداً |
| Selam, Al. Melman ve Gloria adanın diğer tarafında iyi vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | آل، ميلمان وغلوريا هناك يقضيان وقتا جميلا |
| Ne güzel vakit geçiriyorlar. Ben bunun sorumluluğunu alırım. | Open Subtitles | إنهم يستمتعون بوقتهم وسأتحمل المسئولية عن هذا |
| Onsuz iyi vakit geçiriyorlar. Birbirlerinin içine düşüyorlar, bilirsin, onlar, uh... oradalar, herşeyi yalıyorlar, bir adam içeri giriyor, boşaltmaya hazır... onların istediği bu değil. | Open Subtitles | إنهم يحظون بوقت جيد بدونه إنهم يقومون بالنزول تحت هنالك كما تعرف |
| 1965 yılına göre anneler çocuklarıyla daha çok zaman geçiriyorlar. Üstelik o zamanki kadınların çoğu çalışmıyordu. | TED | الأمهات في هذه الأيام يمضون وقتًا مع أبنائهم أكثر من الأمهات في عام 1965، عندها كانت معظم النساء لا يعملن. |
| Benim kızım ve onun Shetland'ı bütün cumartesilerini orada beraber geçiriyorlar. | Open Subtitles | نعم, ابنتي وحصانها الشتلندي يمضيان كل أيام السبت هناك |
| Birlikte iyi vakit geçiriyorlar. Ciddi birşey yok ama. | Open Subtitles | قضوا بعض الوقت سوية لكن بدون شيء جديّ |
| Bütün günü o boynuzlu canavarla konuşarak geçiriyorlar. | Open Subtitles | أنهما يقضيان طوال اليوم يتحدثان إلى ذلك الماعز الأسود. |
| - Birlikte çok iyi zaman geçiriyorlar. - Bu kez burnuma barut kokuları geliyor. | Open Subtitles | و يقضيان وقتا طويلا معا - هذه المرة أشم رائحة الغدر - |
| Çok fazla beraber zaman geçiriyorlar. | Open Subtitles | إنهما يقضيان وقتا طويلا مع بعضهما. |
| Ohh, Phoebe halalarıyla muhteşem vakit geçiriyorlar! Rachel'ın ise şimdiye kadar yardımı dokunmadı. | Open Subtitles | ( إنهما يقضيان وقتا ممتعا مع عمتهم ( فيبي العمه ( راتشل ) لم تساعد |
| Mike ve Kitt, birlikte çok zaman geçiriyorlar. | Open Subtitles | مايك) و(كيت) يقضيان) الكثير من الوقت معا |
| Evet, öyle. Çok iyi vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | . نعم بالفعل . إنهم يستمتعون به |
| Herkes savaşıyor, açıkçası fevkalade vakit geçiriyorlar. | Open Subtitles | الكل يقاتل يبدو أنهم يستمتعون بحياتهم |
| Tahmin edersin ki, zor bir sabah geçiriyorlar. | Open Subtitles | ،مثلما أنا متأكد أنه بإمكانك التخيل فإنهم يحظون بنهار صعب |
| "Keyifli İngiltere'de güzel zaman geçiriyorlar." | Open Subtitles | "الأمريكان على أقل تقدير يمرحون مع نساءكم" "(أنهم يحظون بوقت رائع فى مدن (أنجلترا" |
| Kendi babalarına göre, çocuklarıyla daha çok zaman geçiriyorlar. | TED | يمضون وقتًا أطول مع أطفالهم أطول مما قضى آباؤهم معهم. |
| Başlarda sadece zaman geçiriyorlar sanıyordum. | Open Subtitles | في البداية اعتقدت أنهم يمضون الوقت معا فقط |
| Zamanlarının çoğunu dilimleyicileri bandajlayarak geçiriyorlar. | Open Subtitles | يمضيان معظم الوقت في تضميد جراح القطّاعين |
| Birlikte vakit geçiriyorlar. Bu iyi bir şey. | Open Subtitles | إنّهما يمضيان الوقت معاً وهذا جيّد |
| Kışlarını Whistler'da geçiriyorlar, Yazlarını Muskoka'da... | Open Subtitles | "قضوا الشتاء في "ويستلر "والصيف في "موسكوكا |
| Yılanları öylece geçiriyorlar. | Open Subtitles | موقع ومنتديات أزعرينا ترجمة : |
| bu aralar çok zor günler geçiriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يمرون بظروف صعبة حاليا ً. |
| Haftada iki kez, Ermenistan'dan araç gereç geçiriyorlar. | Open Subtitles | يقومون بنقل مؤن و معدات .. مرتين بالأسبوع من خلال الحدود إلى أرمينيا |
| Bunların arasında, birkaç saati yatakta bir çeşit dalgın bir sakinlikte geçiriyorlar. | TED | وفي الفترات الفاصلة، يقضون بضع ساعات من الهدوء و التأمل في السّرير. |