| Hayatımın kalanını yağ sifonlarını temizleyerek geçirmek istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنين بأنني أريد أن أقضي حياتي أنظف أماكن الدهون ؟ |
| Doğum günümü sizin gibi güler yüzlü insanlarla geçirmek harika. | Open Subtitles | من الرائع أن أقضي عيد ميلادي محاطًا بهذهـ الوجوه السعيدة |
| - İznini bizimle geçirmek istemen bizi çok mutlu etti. | Open Subtitles | نحن في غاية السعادة لأنك قررت أن تقضي إجازتك معنا. |
| - Elbette. Her neyse, planım bu noeli hastanede geçirmek. | Open Subtitles | على أي حال، أنا أخطط لقضاء ليلة العيد فى المستشفى |
| Cezaevinde on yıl geçirmek sizin için sorun değil mi? | Open Subtitles | حينها لا بأس معك بقضاء 10 سنوات في السجن. ؟ |
| Günümüzde, sırf önemli soruların neler olduğunu bulmak için lisans üstü eğitimde, doktora sonrası pozisyonlarda yıllarınızı geçirmek zorundasınız | TED | في هذه الأيام, عليك تمضية أعوام في الدراسات العليا ومناصب ما بعد الدكتوراه فقط لكي تعرف ماهي الأسئلة المهمة. |
| Kalan üç günü seninle tartışarak geçirmek istemiyorum. Özür diledim. Bu kadar. | Open Subtitles | انا لا اريد ان اقضي الثلاث ايام الباقيه اتشاجر معك اسف حقا |
| Bunu yapmanın bir yolu duşta daha az zaman geçirmek. | TED | وإحدى الطرق لفعل ذلك بأن يقضي الناس وقتًا أقل في الاستحمام. |
| Hem vaktimi geçirmek istediğim başka bir kız var zaten. | Open Subtitles | بجانب، أظن أن هنالك فتاة تستحق أن أقضي وقتي معها |
| Üzgünüm. Sadece bu şehrin dışında seninle vakit geçirmek güzel olurdu. | Open Subtitles | آسف ، من الرائع أن أقضي الوقت معك خارج هذه البلده |
| Ben, büyükbabamla daha fazla zaman geçirmek istediğimi söylememiş miydim? | Open Subtitles | ألم أخبركِ أنني أريد أن أقضي وقتاً أكثر مع جدي؟ |
| Kocam olmanı istiyorum. Hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تكون زوجي، أريد أن أقضي بقيّة حياتي معك. |
| Akşamüstlerini bu çocuklarla geçirmek gibi bir niyetin yok, değil mi? | Open Subtitles | بالاستمرار فى أن تقضي نهارك مع أولئك الأطفال، أليس كذلك ؟ |
| Sadece New York'da bir haftasonu geçirmek istediğin için mi? | Open Subtitles | أهذا بسبب أنك تريد أن تقضي عطلة الأسبوع في نيويورك؟ |
| Tüm bu yalan dolanlar, hafta sonunu ailenle birlikte geçirmek istememenin sebebi nedir? | Open Subtitles | كُل هذا التخطيط والإقتحام فقط لكي لا تقضي عطلة نهاية الإسبوع مَع والديك؟ |
| Size eğlenceli bir gece geçirmek istediğimi söyledim, bunu değil. | Open Subtitles | لا. طلبتكم لقضاء ليلة ممتعة في الخارج، و ليس هذا. |
| Bizimle Şükran Günü'nü geçirecek ama Noel'i onunkilerle geçirmek zorundayım. | Open Subtitles | ستقضي عيد الشكر معنا لكن سأضطر لقضاء الكريسماس مع عائلتها |
| Mutluluğun, çoğunlukla sevdiğimiz insanlarla vakit geçirmek ve bu insanlardan memnuniyet duymakla ilgiği olduğunu biliyoruz. | TED | نحن نعرف أن السعادة عامةً يتم تحقيقها مع الناس الذين نحبهم، بقضاء وقت مع من نحبهم. |
| Güzel bir gün geçirmek istersin ama bir rahat vermezler. | Open Subtitles | انك تريد تمضية وقت رائع فحسب, لكنهم لا يجعلونك تمضيه |
| Demek istediğim, geri kalan zamanımı bir diğerini aramak için geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | اعني ، ليس وكأنني اريد ان اقضي يومي بالبحث عن واحدة اخرى |
| Birkaç dakika önce güzel zaman geçirmek isteyen kişiye nazaran çok ciddileştin. | Open Subtitles | أنت تدافع بقوة عن شخص كان يقضي وقتاً رائعاً قبل دقائق |
| Sorunumuz, hayatımızın yarısını o yüzde 1'lik kısımla geçirmek zorunda olmamız. | Open Subtitles | والمشكلة هي أننا نقضي معظم حياتنا دون أن نتعرض لهؤلاء الأشرار |
| Geri kalan ömrümü hapiste geçirmek istemedim bu yüzden tüm sermayemi buraya aktardım. | Open Subtitles | لم أرغب أن أمضي بقية حياتي بالسجن لهذا نقلت بقية أموالي إلى هنا |
| Düşünebildiğim tek şey hayatımın geri kalanını onunla geçirmek zorunda olduğumdu. | Open Subtitles | وكنت أستطيع ان أتذكره شخص أخر سوف أقضى معه بقية حياتى |
| Oğlumuz Jack'i tüm kalbiyle sevdiğini biliyorum, ama her anını çocukla beraber geçirmek,... bence... bence onun sinirlerini bozmaya başlıyor. | Open Subtitles | و أنا أعلم أنها تحب طفلنا جاك من أعماق قلبها و لكني أعتقد أن إمضاء كل وقتها مع الطفل أعتقد أن الأمر أصبح يؤثر فيها |
| Pazar günleri de, bizimle vakit geçirmek için yorgun olurdun. | Open Subtitles | وايام الأحد لا تمضي معنا أي وقت لأنك مرهق جداً |
| Gelecek 20 yılını, zincirli halde geçirmek ister misin? | Open Subtitles | تريد ان تقضى السنوات الـ20 التالية مع بعض من العصابة المقيدة,، تكسر الصخر؟ |
| Eğer gerçekten istemese seninle günün geri kalanını geçirmek istemezdi, değil mi? | Open Subtitles | لما طلب أن يمضي اليوم معك لو لم يرغب في ذلك، صحيح؟ |
| Axl, bu üniversitede seninle vakit geçirmek için son şansım. | Open Subtitles | أكسل، هذه آخر فرصة لي في قضاء الوقت معك بالجامعة |