| Güçlü ve farklı geçmişleri olan bağımsız kızlar da arkadaş olabilir. | Open Subtitles | إنهن فتيات قويات ومستقلات من خلفيات مختلفة يمكنهن البقاء صديقات |
| Ne yani, sadece farklı geçmişleri var diye birbirlerine aşık olamayacaklarını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | فقط لأن لديهما خلفيات مختلفة؟ أتظنين أنهما لا يمكنهما أن يكونا عاشقان؟ |
| Ama bu caddelerde yürüyen bazı insanların gizlemek istedikleri geçmişleri vardı. | Open Subtitles | لكن بعضاً من الناس ممن يمشون فى هذه الشوارع كان عنده ماضي أراد إخفائه |
| Amerika'da Chloe ile Doyle'un geçmişleri olan bir yer var mı? | Open Subtitles | هل هناك مكان فى الولايات المتحدة كان فيه ماضى جمع بين " دويل " و " كلوى " ؟ |
| Ev adresleri, kişisel geçmişleri en sevdiği renkler arasında bağlantı bile yok. | Open Subtitles | لا صلات بين عناوين بيوت الضحايا ولا ماضيهم |
| Ayrıca uzun bir hayvan tacizi geçmişleri olur. | Open Subtitles | ثانياً، يكون لديهم سوابق في تعذيب الحيوانات |
| Eskiden marangozluk yaparlarmış mobilyacılarmış, geçmişleri koloni dönemine kadar gidiyor. | Open Subtitles | لقد كانوا نجارين، مشيدي أثاث، يعود تاريخهم إلى حقبة المستعمرات. |
| Farklı bir geçmişleri, farklı idealleri ve arkadaşları var. | Open Subtitles | لديهما خلفيات مختلفة ومفاهيم مختلفة وأصدقاء مختلفون |
| Kurbanların geçmişleri ve özellikleri benziyor. | Open Subtitles | و ضحاياه يتشاركون خواص متشابهه و خلفيات متشابهه |
| Yüzeysel bakarsan farklı geçmişleri olan ve arkadaş olma ihtimalleri bulunmayan bir grup insanız. | Open Subtitles | أترى على السطح الخارجي نبدو كمجموعة من الناس من خلفيات متنوعة أصحوا أصدقاء غير متوقعين |
| Mütevazı geçmişleri olan fakat potansiyelli ve zeki kadınlar için. | Open Subtitles | لنساء من خلفيات متواضعة لكن نساء ذكيات ذوات قدرات |
| Bu yüzden bizleri yani farklı geçmişleri ve uzmanlıkları olan bir grup insanı işe aldılar. | Open Subtitles | ولذلك قُمنا بتعيين فريق من أشخاص ذوى خلفيات مختلفة بتخصصات مختلفة |
| Benim için de öyleydi. Biz benzer geçmişleri paylaşıyoruz. | Open Subtitles | نَشتركُ في خلفيات مماثلِة أنت وأنا |
| Her neyse, prenses ve salağın ortak bir geçmişleri varmış. | Open Subtitles | على أية حال, الأميرة والأحمق.. كان بينهم ماضي مشترك |
| E-postaları, bahis geçmişleri. Pazar sabahına bu angutların 200.000'i bizim sitemizde futbol bahsi oynuyor olacak. | Open Subtitles | هو الآن أصبح ماضي, بحلول يوم الأحد 200 ألف من دفعتهُ سيلعبون كرة القدم علي موقعنا |
| Erika Lundgrenamcasını görüyordu, kim bilir nasıl bir geçmişleri vardı. | Open Subtitles | ايركا لندري " رأت عمها " من يعلم أي ماضي كان بينهما |
| Üçünün çok karmaşık bir geçmişleri var. | Open Subtitles | ثلاثتهم له ماضى مؤلم |
| Leonard Keane ve Michael Nolan'ın çalkantılı bir geçmişleri var. | Open Subtitles | (ليونارد كين) و (مايكل نولن) لديهم ماضى... |
| Hafızaları silinmiş olabilir fakat geçmişleri halen duruyor. | Open Subtitles | ذاكرتهم قد تكون ممحوة لكن ماضيهم مازال موجود |
| Ve bir sinyal bize onların geçmişleri hakkında bir fikir verebilir, şimdiki zamanları değil. | TED | والإشارة ستعطينا لمحة عن ماضيهم ، وليس حاضرهم . |
| Suç geçmişleri, günlük olay kayıtları gazete küpürleri üzerine de yakalandıklarını yada öldüklerini yazmış. | Open Subtitles | هُناك سوابق إجرامية ، وأوراق قصاصات أخبار تمت كتابتها عندما تم إلقاء القبض عليهم أو قتلهم |
| Normalde şu an nikahı kıyan kişi, çift hakkında geçmişleri hakkında bir şeyler söyler. | Open Subtitles | عادة هذا هو الجزء حيث في الصلاة يقدم كلمات البصيرة حول الزوجين، تاريخهم. |