| Kusura bakma ama çok geciktim. Benim buradan dönmem lazım. | Open Subtitles | آسف، أنا تأخرت الآن ويجب أن أنعطف من هنا، متأسف |
| Saat 5:45 oldu. geciktim. | Open Subtitles | إنها الخامسة و خمس و أربعون دقيقة، لقد تأخرت. |
| Üzgünüm geciktim, Sid. Şu Riverdale'deki dokuz numara tam bir baş belasıydı. | Open Subtitles | أنا آسف لتأخري يا سيد تلك التسعة في "ريفيرديل" هي حقاً جريمة |
| - geciktim. Ben devam ederim. - Bay Davis, bunu açıklar mısınız? | Open Subtitles | أنا آسف على التأخير, استرخي سأكمل عنك هذا مستر دافيس, هل يمكنك تفسير ذلك؟ |
| Ayi'm hastaydı ve ona bebek bakıcısı bulmak zorunda olduğumdan geciktim. | Open Subtitles | كنت أجري في وقتا متأخر وايي كانت مريضة ووجدت لها حاضنة |
| Kusura bakmayın geciktim beyler. Beyaz adam beni kaşarı yaptı. | Open Subtitles | آسف على تأخري يا رفاق الرجل الأبيض جعلني عاهرته |
| İlgilenmem gereken bazı şeyler vardı, o yüzden biraz geciktim. | Open Subtitles | ،كَانَت لدّي بَعْض الأشياء لأهتم بها .لذا أَنا متأخرة قليلاً |
| Çok geciktim. Yetişemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد تأخرت جداً الآن لن أصل إلى هناك في الوقت المحدد |
| Korkarım ki beş dakika geciktim. Şu kahrolası faytonlar yüzünden. | Open Subtitles | لقد تأخرت بضع دقائق تلك الحافلات التى تربكها الجياد |
| Sanırım tedavi edebilirim. Dikkat! Beklediğiniz için teşekkürler beyler.Üzgünüm geciktim. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يمكنني معالجة ذلك شكرا لانتظاركم يا زملاء, أسف لأني تأخرت |
| Çok geciktim. Kusura bakmayın. Bay ve Bayan Boyle'du, değil mi? | Open Subtitles | تأخرت عليكم، أنا آسفة أنتم السيد والسيدة بويل؟ |
| Kusura bakma, geciktim. Önemli misafirlerim vardı. | Open Subtitles | آسف، أَنا تأخرت بالأحرى كَانَ عِنْدي بَعْض الضيوفِ المهمينِ |
| Kusmuk izleri kanıtım. Kusura bakma geciktim. | Open Subtitles | ولطخات البصاق على ملابسي تثبت ذلك آسف لتأخري |
| Üzgünüm geciktim. Uzun bir gündü. Biraz işim vardı. | Open Subtitles | اسف لتأخري , كان لدي يوم طويل شيء ما اخرني |
| Ve ben geciktim. Yani.. Uh ? | Open Subtitles | وأنا أسرع كنوع من التأخير,لذلك ماذا ستفعل؟ |
| Üzgünüm geciktim. Çay alır mıydınız? | Open Subtitles | آسف على التأخير هل أدق الجرس من أجل الشاي؟ |
| - İstasyona geciktim. - Gitmiş miydin? | Open Subtitles | ــ وصلت إلى المحطة في وقت متأخر ــ هل ذهبتي؟ |
| Yüzbaşı geciktim. | Open Subtitles | أيها الكابتن أنا متأخر , أرجوك أن تعذر زوجتي |
| Oh, hey, kusura bakmayın biraz geciktim. Çılgın bir gece geçirdim de. | Open Subtitles | مرحبا، أنا آسف على تأخري كانت ليلتي أمس صاخبة |
| Ortak bir yanımız var demek ki. Charlie. Üzgünüm çok geciktim. | Open Subtitles | جيد ، لدينا شيئاً أخر مشتركين فيه تشارلي ، آسف على تأخري |
| Bırak. Zaten geciktim. Saat kaç? | Open Subtitles | لا تلمسني بالله عليك، إني متأخرة للغاية، كم الوقت؟ |
| Nereden bildin? Geldim! geciktim, affedin. | Open Subtitles | حسناً لدي حاسة سادسة وها أنا هنا ، أعتذر على التأخر |
| ...yani sabah ilk iş olarak... - Üzgünüm geciktim. | Open Subtitles | ـ بأسرع ما يمكنك ، أعني أول شيء في الصباح ـ آسفة للتأخير |
| Üzgünüm geciktim ama Limbassi'de işlerim çıktı. | Open Subtitles | اسف لقد تاخرت ولكن شيئ واكثر ابقاني في ليمبسي |
| Kusura bakmayın, geciktim. Baştan alabilir miyiz? | Open Subtitles | آسف لتأخّري هل يمكنك البدء من جديد ؟ |
| Üzgünüm, geciktim. Metroyla geldim, çok kalabalıktı. | Open Subtitles | آسفه لأني متأخره أتيت بالقطار لكنه كان مزدحماً |
| - Onun adı Ariel. - Ve sadece 15 dakika geciktim. | Open Subtitles | اسمه أريل، وأنا كُنْتُ 15 دقيقةَ متأخراً. |
| Belki bunu söylemek için üç sene geciktim ama yine de söyleyeceğim. | Open Subtitles | وقد تأخّرت 3 أعوام لإخبارك بهذا ولكن أفضل من لا شيء أنا بحاجة لقوله |
| -Affedersiniz, geciktim. | Open Subtitles | لضمان بأنّه لا ينتهك له إتفاقية معنا. أنا , uh، أنا آسف أنا راحل. |
| Merhaba çocuklar. Üzgünüm, geciktim. | Open Subtitles | يا، رجال، أَنا آسف أَنا راحلُ. |