| Aslında Fransa ve İskoçya arasındaki ittifakın geleceğinden söz ediyordum. | Open Subtitles | في الواقع,كنت أتحدث عن مستقبل الحلف بين فرنسا و أسكتلندا. |
| Size bugün üretim sektörünün geleceğinden bahsetmek istiyorum. | TED | أود أن أريكم مستقبل الطريقة التي نصنع بها الأشياء. |
| Dinle, oyun makinasının orada senden kaçtığım için üzgünüm, ...ama seni düşünmekten kendini alıkoyamıyorum, ...ve cumartesi gecesi bowling salonuna geleceğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | اسمع ، أعتذر لأنني هربت من الصالة لكنني لم أتوقف عن التفكير فيك وأردت التأكد من أنك ستأتي إلى البولينغ يوم السبت |
| Çok uzun bir süre oldu. Nasıl olur da geleceğinden habersiz olurum? | Open Subtitles | مر زمن طويل على رؤيتك ، لم أعلم بأنك ستأتين هنا؟ |
| Biz senin geleceğinden konuşabiliriz... tabii benim için bir iyilik yaparsan. | Open Subtitles | يمكنك أن تتحدث عن مستقبلك إذا كان بإمكانك أن تسد لي معروفاً |
| "Hiçbir şey, bir adamı geleceğinden alıkoymamalı." dedi. | Open Subtitles | لقد قال : لا شىء يجب أبدآ أن يعطل الرجل عن مستقبله |
| geleceğinden kuşkuluydu ama şimdi görecek. | Open Subtitles | لقد بدأت أن تشك بعدم قدومك ولكنها سوف ترى الآن |
| Makine bu günün geleceğinden şüpheleniyordu. Bu yüzden bir hacker'a bunu yapma görevi verdi. | Open Subtitles | اشتبهت الآلة في قدوم هذا اليوم، ولهذا السبب كلّفت مُخترق ببناء هذا. |
| Sizlere, paranın geleceğinden söz etmek istiyorum. | TED | أريد أن أتحدث إليكم بشأن مستقبل النقود. |
| Gerçekten, biz ryouri ninjaların geleceğinden vazgeçemeyiz. | Open Subtitles | في الحقيقة، نحن ننجا الرايوري لَيْسَ لَنا مستقبل |
| Brian'ın biraz önce bana söylediğine göre yönetim kurulu şirketin geleceğinden endişe duyuyor ve başkan yardımcılığı için annenizin yerine birini seçmemi talep ediyor. | Open Subtitles | أخبرني براين للتو بأن الإدارة أصبحت تخاف على مستقبل الشركة.. وسيطالبون باختياري لنائب جديد لرئاستها ليحل مقام والدتك. |
| geleceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? | Open Subtitles | وكيف لك أن تكون واثقاً أنها ستأتي ؟ |
| Tam zamanında. geleceğinden şüpheliydim. | Open Subtitles | حان الوقت لم أكن متأكدة انكِ ستأتي |
| Haberi duyduğunda geleceğinden emindim. | Open Subtitles | .عندما سمعتُ صوتك, عرفتُ أنك ستأتي |
| Ama bu hafta sonu Hamptons'a geleceğinden emin olmak için aradım. | Open Subtitles | لكنني أريد التأكد من أنك ستأتين لـ "قرى الهامبتون" تلك العطلة |
| Serena, buraya geleceğinden hiç haberim yoktu. | Open Subtitles | سيرينا , عزيزتي لم اكن اعلم بأنك ستأتين هنا |
| Biliyor musun, geleceğinden emin değildim. | Open Subtitles | أنا لم أكن متأكداً من أنكِ ستأتين. |
| Biz senin geleceğinden konuşabiliriz... tabii benim için bir iyilik yaparsan. | Open Subtitles | يمكنك أن تتحدث عن مستقبلك إذا كان بإمكانك أن تسد لي معروفاً |
| Başı o kadar belada biri geleceğinden büyük tedirginlik duyar. | Open Subtitles | عندما تكونين في نفس قدر القذارة التي هو فيها مستقبلك لن يكون مستقر |
| Hiçbir şey, bir adamı geleceğinden alıkoymamalı. | Open Subtitles | لا شىء يجب أبدآ أن يعطل الرجل عن مستقبله |
| geleceğinden emin değildim. | Open Subtitles | لم أكن واثقاً من قدومك |
| Bu günün geleceğinden emindim. | Open Subtitles | تنبأت قدوم هذا اليوم. |
| Geçmişine bu kadar takılıp kalma seni geleceğinden edebilir. | Open Subtitles | لا تكوني مُندفعة بالماضي الذي سيجعلكِ تُبدّدين مستقبلكِ. |
| Aynı geleceğinden haber vermediğin garip kardeşin gibi. | Open Subtitles | مثل أخاك المسخ الذي لم تذكري قدومه. |
| - geleceğinden hiç haberim yoktu. | Open Subtitles | لم تكُن لديّ اي فكرة بقدومكِ |
| Hıncını geleceğinden değil benden çıkar. | Open Subtitles | أخرجْ غضبكَ عليّ ولَيسَ مستقبلَكَ. |