| Görüyorsun, evlat Joe gelecek iki ayı ödedi gelecekle ilgili ne karar verirsek verelim Joe'ya çık diyemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | كما أن جو دفع مقدماً إيجار عدة أشهر فمهما كان الأمر فى المستقبل لن نستطيع أن نطرد جو، أليس كذلك؟ |
| gelecekle ilgili tek kesinlik cevapların genelde tam önünüzde olduğudur. | Open Subtitles | التيقن من المستقبل هذا هو جواب المجهول اغلبها مخفية امامنا |
| Şimdi yaratacağımız gelecekle ilgili konuştuğumuzda, bir şeyden bahsetmek bence gerekli. Bu da içinde yaşadığımız dünya hakkında net bir görüşe sahip olmak. | TED | لذا عندما نتكلم الآن عن المستقبل الذي سنصنعه, أحد الأشياء المهمة في رأيي هو وجود رؤية واضحه ومفهومة تجاه العالم الذي نعيشه حالياً. |
| Aman Tanrım! gelecekle ilgili imgeleminde bir kolu eksik diyordun. | Open Subtitles | يا ربّاه ، في رؤياك بالمستقبل لقد كان يفتقد ذراع |
| gelecekle ilgili taze umutların güveni askerlerle geri gelmiş gözüküyordu. | Open Subtitles | شعور بالثقة فى أمل جديد للمستقبل قد عاد مع القوّات |
| Muhtemelen göreceğiniz şey şu anda gelecekle ilgili düşüncemizi domine eden hakim kültür merceğidir: teknoloji. | TED | ما سترونه على الأرجح هو العدسة الثقافية المهيمنة التي تحكم نظرتنا عن المستقبل في هذه اللحظة: التكنولوجيا. |
| Bu öyle değil -- Sadece gelecekle ilgili düşünürken üzülmek istemiyorum. | TED | هذا ليس ما.. أنا أحاول فقط أن أفكّر في المستقبل بدون أن أكون حزينًا. |
| Muhteşem değil mi? Birazcık da gelecekle ilgili, uzaya adımlar, size uygun şeylerden bahsedeyim. | TED | أليس ذلك رائعا ؟ لننتقل الان الى المستقبل .. مالذي يخبأه لكم المستقبل |
| gelecekle ilgili birçok ihtimali olan durumları tasarlamak gibi. | TED | على تصوّر عدة روايات محتملة عن المستقبل. |
| Pekâlâ Jessica, yaşınızı sormayacağım ama bu gelecekle ilgili bir soru mu? | TED | حسنا، جيسيكا، أريد أن أسألك عن عمرك و لكن هل من الضرورى أن يكون السؤال عن المستقبل |
| Bunu, henüz çocuğu olmayan ama olduğunda gelecekle ilgili daha az endişelenmek isteyen biri olarak söylüyorum. | TED | وأقول ذلك كشخص ليس لديه أطفال بعد لكنني أرغب أن يكون قلقي أقل قليلًا بشأن المستقبل عندما أصبح والدًا. |
| Sonucun iyi olacağı varsayımına bel bağlamaz ya da gelecekle ilgili boş hayallere sevk etmez. | TED | ولا يعتمد على افتراض أن المستقبل سيتحسن ولا مجرد تمني الأماني على المستقبل. |
| Palo Alto'daki ofisimizde bu afişe sahibiz, O bizim gelecekle nasıl bağlantı kurmaya çalıştığmızı gösteren görüşümüz. | TED | لدينا هذا الإعلان في مكتبنا ببالو ألتو، وهو يعبر عن نظرتنا عن كيف نحاول التجاوب مع المستقبل. |
| Görüyorsun, evlat Joe gelecek iki ayı ödedi gelecekle ilgili ne karar verirsek verelim Joe'ya çık diyemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | كما أن "جو" دفع مقدماً إيجار عدة أشهر فمهما كان الأمر في المستقبل لن نستطيع أن نطرد "جو"، أليس كذلك؟ |
| Bayan Solitaire gelecekle ilgili her şeyi bilirdi. Özellikle ölümle ilgili şeyleri. | Open Subtitles | كانت الآنسة, سوليتر تعرف كل شي عن المستقبل خاص في معرفة من كان سيموت |
| İçi öyle aydınlık ve öyle aşkla dolu ki... bunun çok parlak bir gelecekle neticelenmeyeceğine inanmam mümkün değil. | Open Subtitles | الشعور هو مشرق جدا ومليئة مع المودة. ولكن لا أعتقد أنه يمكن أن تترجم إلى المستقبل مستقبلنا مشرق. |
| Sadece insanlar gelecekle yüzleşmekten korkuyorlar. | Open Subtitles | الأمر فقط هو أن الناس خائفون من مواجهة المستقبل ، هذا كل ما في الأمر |
| Sana gelecekle ilgili bir ipucu vereyim Paula. | Open Subtitles | دعيني أعطيكي نظرة صغيرة عن المستقبل يابولا |
| Yine de bununla içiçe olan başka bir sorun var, Avrupa Dünya'dan gittikçe kopuyor, bu da gelecekle bağlarımızı koparıyor. | TED | ولكن هناك مشكلة ايضاً تسير قدماً مع هذه المشكلة هي ان اوروبا تبتعد من منآى العالم وحس جراء فقد الاحساس بالمستقبل |
| Sol yarıküremiz tamamen geçmişle ve gelecekle ilgilidir. | TED | نصف المخ الأيسر إنه يتعلق بالماضي ويتعلق بالمستقبل |
| O, Lincoln ve Teddy Roosevelt'e göre Amerika fikri gelecekle ilgili bir fikirdi. | TED | بالنسبة له، ولنكلن وتيدي روزفلت، فكرة أميريكا هي فكرة للمستقبل |
| "gelecekle ilgili planlarımızı konuşmayı daha yeni bitirmiştik. | Open Subtitles | و لقد انتهينا من الحديث .عن خططنا المستقبلية |