| Bir annemiz yok. Onunla birlikte kim gelinliğini seçmeye gitti? | Open Subtitles | نحن حتى ليس لنا ام حتى تختار معها فستان الزفاف | 
| Lindsey'in gelinliğini dikerken, zamanında senin gelinliğini de dikeceğimi hayal ettiğim günleri anımsadım. | Open Subtitles | لقد صنعت فستان زفاف ليندسي وفكرت كيف كان ينبغي عليّ صنع مثله لكِ | 
| Beş gün sonra boynumdaki on iz ancak yok olmuştu ve annemin gelinliğini giydim ve onunla evlendim. | TED | خمسة أيام بعدها، الرضوض العشر على عنقي تلاشت ولبست فستان زفاف والدتي، وتزوجته. | 
| Ayrılırken, annem kendi gelinliğini verdi. | Open Subtitles | عندما غادرت المنزل أمي أعطتني ثوب زفافها | 
| Senin sevgilinin gelinliğini giymiş. | Open Subtitles | أنه يرتدى ثوب زفاف حبيبتك ، ماري مارجريت | 
| Onun gelinliğini giymeni istiyor. Beyaz dantelden. | Open Subtitles | تريدِك أن ترتدي رداء زفافها ذو الرباط الأبيض | 
| Kocamı doğuran kadının gelinliğini giymek romantik olur diye düşündüm. | Open Subtitles | قررت انه امر رومانسي ان ترتدي فستان المرأة التي حملت في زوجك | 
| gelinliğini dergilerden seçerek alamazsın. | Open Subtitles | لايمكنك ان تشترى فستان الزفاف من المجله. | 
| Chanda 51 gelinliğini koyacak buraya. | Open Subtitles | هذا المكان خاص بالكامل لشاندرا من أجل الـ 51 فستان الخاصين بزفافها | 
| - Kız kardeşimi arayıp gelinliğini ödünç alabilir miyim bir sorayım - Siz dinlenin | Open Subtitles | حسناً دعنى فقط اذهب و انظر إذا كان يمكننى ان استعير فستان زفاف | 
| Bay Houdini, sizden annesinin gelinliğini giymenizi rica etti. | Open Subtitles | السيد هوديني يطلب منك أن ترتدي فستان أمه ياسيدتي | 
| gelinliğini kıza ver. | Open Subtitles | أعطي فستان الزفاف الذي ترتديه إلي الفتاة. | 
| Sadece annemin gelinliğini getirmek için mi o kadar yol geldin? | Open Subtitles | هل قطعت هذه المسافة كلها لإحضار فستان أمي فحسب | 
| İkinci gelinliğini daha yeni bitirmiştim ve çok zahmet veren el dikimi, sıfır bendene göre korsesi var. | Open Subtitles | لقد أنهيت فستان زفافك الثانى وهو ضيق فى منطقة الوسط أنه ضيق ويبرز الجسم | 
| gelinliğini seninle birlikte seçmek istediğini söylüyor. | Open Subtitles | قالت بأنها ترغب في اختيار فستان زفافها معك | 
| İsminizi nişanlınızın gelinliğini diktirdiği butikten aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على اسمك من المتجر الذي يقوم بصنع فستان زفاف خطيبتك | 
| Sanırım biz evlenirken kendi gelinliğini alırsın, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنك تريدين اختيار ثوب زفافك بنفسك عندما سنتزوّج ، صحيح؟ | 
| Bir grup ayak takımı arkadaşının Peyton'ın gelinliğini mahvetmesine izin verdiğin için 1 hafta ve bunun üstüne, yanında kaldığın bakıcı ailenin yüksek kesime hitap eden butiğinde, reşit olmayan kişilere verdiğin her şeyin serbest olduğu bir parti için de 1 hafta ekliyoruz. | Open Subtitles | اسبوع لانك شاركت فى افساد ثوب زفاف بيتون واسبوع اخر بسبب | 
| O gelinliğini giyerken bana şınav çekmemi söyledi. | Open Subtitles | طلبت مني أن أنفض الفراش في حين قالت انها ستضع ثوب زفافها |