| Şu ankinden daha bağlı bir hâlde olmanızı bekliyordum genç hanım. | Open Subtitles | أعترف أنني توقعت أن تكوني مقيدة أكثر من ذلك، أيتها الشابة. |
| genç hanım, elinizde çalınmış mal bulundurmaktan tutuklusunuz. | Open Subtitles | هذا واحد من قمصاننا أيتها الشابة ، أنت مقبوض عليك بتهمة امتلاك ملكية مسروقة |
| Eğer genç hanım masumsa her şey yoluna girer. | Open Subtitles | إمّا سيدة شابة بريئة، في هذه الحالة كل شيء على ما يرام .. |
| Ve ben başlangıçta sizin hakkınızda şüpheliydim, genç hanım ama yavaş yavaş güvenimi kazanıyorsunuz. | Open Subtitles | وأنا كانت لدي شكوكي الأولية حولك، سيدتي الصغيرة, لكنك ببطئ تكتسبين ثقتي. |
| Ama bu kıza dönersek, genç hanım Sol Yaka'da yaşıyor. | Open Subtitles | لو عدنا لقضيتنا، الفتاة الشابة تعيش في الضفّة الغربيّة. |
| Solumdaki genç hanım Trudy. Kendisi Paris'ten gelen muhteşem şovumuzun baş dansçısıdır. | Open Subtitles | هذة السيدة الشابة على يساري هي ترودي و هي راقصة في هذا البرنامج الرائع من باريس |
| Yatma zamanı genç hanım. Gevezeliğin sırası değil. | Open Subtitles | أعتقد أنه قد حان وقت النوم ، أيتها السيدة الصغيرة انتهى وقت الهزل |
| Lanet olsun genç hanım. Beni içeri al. Bu benim hastanem. | Open Subtitles | اللعنة ، أيتها السيّدة الشابة ، اسمحي لي بالدخول هذا مستشفاي |
| İşimi elimden almaya mı çalışıyorsun genç hanım? | Open Subtitles | هل تحاولين سرقة وظيفتي أيتها الشابة الصغيرة؟ |
| Her neyse, bugün senin için özel bir gün, genç hanım. | Open Subtitles | على كل الأحوال , هذا يوم مميز لكي أيتها الشابة |
| Ee genç hanım, çiçekleri katletmekten başka işiniz nedir? | Open Subtitles | حسنا ، أيتها الشابة ، ماذا تعملين غير قتل النباتات ؟ |
| Ki bu da aslında lafımı son bölüşün, genç hanım. | Open Subtitles | وهو -في الحقيقة - أخر مرة ستقاطعيني بها أيتها الشابة |
| Karnınız çükle dolup taşmış genç hanım. | Open Subtitles | ستجدين بطنًا ممتلئًا بقضبان الرجال، أيتها الشابة. |
| Ben de senin gibiydim genç hanım, tüm bu insanlar gibi | Open Subtitles | كنت مثلك أيتها الشابة ومثل كل الناس، |
| Senden beklenen bazı davranış standartları var genç hanım. | Open Subtitles | هناك مستوى معين من السلوك المتوقع منك، سيدة شابة. |
| Mercan rengi elbise giymiş kahverengi saçları olan genç hanım henüz gelmedi mi? | Open Subtitles | هل أتت بعد سيدة شابة ذات شعر بنيًا وترتدي ثوبًا مرجانيًا ؟ |
| Bu pek nezih olmaz, genç hanım. | Open Subtitles | هذا غير محترم يا سيدتي الصغيرة |
| Bu genç hanım öldüğünde kasık kemiği kaynaşması geçiş aşamasındaymış. | Open Subtitles | في وقت موت تلك الفتاة الشابة ترى إنها كانت في المرحلة الإنتقالية |
| Affedersiniz, herkesin bilmesini istiyorum ki... bu genç hanım ve ben evleniyoruz. | Open Subtitles | أعذرني. وأود الجميع هنا لتعرف ان هذه السيدة الشابة أنا والزواج. |
| Ve annen olarak beni dinleyeceksin, genç hanım. | Open Subtitles | وكوني أمك , أنت ستستمعين إلى أيتها السيدة الصغيرة |
| Evet, tamam, bu genç hanım size kahvenizi getirecek. | Open Subtitles | أجل، حسناً، هذه السيّدة الشابة سوف تجلب لكم القهوة. |
| Ne zaman büyüdü bu kız? - Şansın varken evlensen iyi edersin genç hanım. | Open Subtitles | بما انها اصبحت ناضجة جداً تزوجي طالما انت تستطيعين ايتها الشابة |
| Evinizde kalan genç hanım değil miydi o? | Open Subtitles | اليست هي المراة الشابة التي كانت تقيم في منزلك؟ |
| Yarın dışarı çıkmaya çalışırsan başın büyük belaya girer genç hanım! | Open Subtitles | إذا أمسكتك تحاولين الذهاب غداً ستكونين في ورطة كبيرة أيها الشابة |
| Merdivenlerden yukarı çıkmaman gerekiyordu sanırım, genç hanım | Open Subtitles | أعتقد أن الفكرة هي أنك بقيت أسفل الدرج, أيتها الآنسة الصغيرة. |
| Bu güzel genç hanım olmasa bu akşam felaket olurdu. | Open Subtitles | إذ لم تكن هذه الشابة الجميلة هنا لكانت هذه الليلة كارثية |
| genç hanım, bu da sizin için. | Open Subtitles | آنستي الصغيرة هذه لأجلك |
| Sen de çok tatlısın genç hanım. | Open Subtitles | و انت محبوبة بدورك ايتها السيدة الصغيرة |