| Ve genç insanlarla ilgili problemlerden biri de zührevi hastalıklardır. | TED | و واحدة من تلك المشكلات التي يعاني منها الشباب هى الأمراض التناسلية. |
| Dahası, hapse yolladığımız çocukların bir çoğu siyahi ve Latin topluluklardan gelmiş fakir çocuklar; böylece hapishane, başarmaya çalışan genç insanlarla, Amerikan Rüyası'nın gerçekleşmesi arasında kalın bir duvar olarak duruyor. | TED | علاوة على ذلك، نحن نقوم بإرسال الأطفال المساكين إلى السجن، الكثير منهم ينحدرون من مجتمعات الأمريكيين الأفارقة واللاتينيين لذا فالسجن الآن يقف حائلًا بين الشباب الذين يحاولون الإنجاز وتحقيق الحلم الأمريكي. |
| Biliyorsunuz. İşte öyle, yani, sizin gibi başarılı genç insanlarla, gerçekten, parlak geleceğimizin mimarları olan sizlerle burada olmayı düşünüyorum. | TED | تعلمون . لكن علي اي حال ، تعلمون ، أنا فقط أعتقد بوجودي هنا معكم جميعاً الشباب البارعون. بالفعل ، بعضكم ، هم المهندسون الذين يبنون مستقبلنا المشرق |
| Hepinizi bu oyunu dünyadaki genç insanlarla paylaşmanız için davet ediyorum, özellikle dünyayı kurtarmak için bir araya gelip, kendi sosyal kurumlarını kurmayı hayal etmeye başlamaktan en büyük faydayı elde edebilecek gelişmekte olan bölgeler için. | TED | أود أن أدعوكم جميعا بأن تشاركو الشباب في هذه اللعبة من كل أنحاء العالم، وخصوصا في الدول النامية والذين قد يستفيدوا من العمل معا لمحاولة تخيل إبداعهم الإجتماعي لإنقاذ العالم |
| Yeni bir başlangıç yapmak istiyorlar, genç insanlarla çalışmak gibi. | Open Subtitles | انهم يريدون عمل جديد شيئ يجذب الشباب |
| San Francisco' da yaşıyor ve çalışıyorum. finansman arıyorsanız, ileri teknoloji sektöründen çok genç insanlarla yarışıyorsunuzdur. Bu çok heves kırıcı ve göz korkutucu olabiliyor. | TED | أنا أعيش وأعمل في سان فرانسيسكو. وإذا كنتم تبحثون عن التمويل، فإنكم ستتنافسون عادة مع عدد من الشباب صغار السن الذين يعملون في قطاع التكنولوجيا المتطوره، ويمكن لهذا أن يكون مثبطاً ومخيفاً إلى حد كبير. |
| genç insanlarla beraber oturdum. | Open Subtitles | بقيت في الأعلى مع الشباب |
| Eğer genç insanların güvenli, etik, ve evet, eğlenceli bir şekilde bir araya gelmelerini istiyorsak, "evet" dedikten sonrası hakkında açık ve dürüst bir tartışma başlatma zamanı geldi ve bu, en büyük tabunun yıkılmasını ve kadınların cinsel haz kapasitesi ve hakkı konusunda genç insanlarla konuşmayı da içeriyor. | TED | إذا أردنا حقًا إشراك الشباب بأمان وبأخلاق وبمتعة بالتأكيد حان الوقت لنقاش مفتوح صريح حول ماذا يجري بعد قول "نعم"، ويتضمن ذلك كسر أكبر المحرمات للجميع والتحدث إلى الشباب حول قدرة النساء وحقهن في المتعة الجنسية. |
| Düşüncede bu değişimin gerçekleşebilmesi için genç insanlarla seks hakkında daha fazla konuşmalıyız -- bu tartışmaları normalleştirirsek, onları günlük hayata dahil edersek, bu mahrem eylemler hakkında farklı bir biçimde konuşabiliriz -- kamu alanında kadınlar hakkında konuşma biçimimizi değiştirdiğimiz gibi. | TED | الطريقة الوحيدة في تحويل التفكير الذي يمكنُ له أن يحدث هو إذا تحدثنا مع الشباب أكثر حول الجنس -- إذا جعلنا هذه المناقشات عادية، ودمجناها في حياة كل شخص الحديث حول هذه التصرفات الحميمة في طرق مختلفة -- في الطريقة التي تغيرنا فيها جميعًا في الطريقة التي نتحدثُ فيها عن النساء في مكانٍ عام. |
| Şiddet içeren suçlardan ötürü hapiste olan arkadaşlarım Bill, Cory ve Arocks da güzel sözlerini genç insanlarla paylaştılar ve karşılığında ilgi hissi aldılar. | TED | أصدقائي (بيل) و (كوري) و (أيروكس)، كلهم في السجن بسبب جرائم عنف كذلك، شاركوا كلماتهم من الحكمة مع هؤلاء الشباب أيضاً، وحصلوا على شعور بالإنتماء بالمقابل. |