| Yani nasıl böyle genç yaşta bu kadar başarılı oldun ? | Open Subtitles | مثل, كيف لك أن تكون ناجح وأنت لا زلت شاباً ؟ |
| genç yaşta Harvard'da ve MIT'de ders vermiştiniz. | TED | درّست في جامعة هافرد ومعهد ماساتشوستس للتقنية في سن مبكرة |
| genç yaşta evlendik ve farklı şeyler istiyorduk. | Open Subtitles | لقد تزوجنا ونحن صغار وأردنا أشياء مختلفة. |
| Quin'le yaptığı düello, onu genç yaşta yollara düşürdü... yakında göreceğiniz üzere. | Open Subtitles | ومعركتة مع كوين حثتة على السفر في عمر مبكر كما أنتم ستروا قريباً |
| Bir erkekle başarılı bir ilişkinin olmaması, tüm aileden sorumlu olmak ve şimdi de bu Büyülü olma işi yüzünden büyük ihtimalle genç yaşta ölmek. | Open Subtitles | ليس لديّ علاقة ناجحة بالرجال، أصبحت المسؤولة عن العائلة والآن، بعد أن أصبحت، مسحورة، هناك احتمال كبير بأن أموت في شبابي وكأنّ التاريخ يُعيد نفسه |
| genç yaşta Ueno karaborsasına hükmeden efsane biri. | Open Subtitles | أسطورة حكم سوق العالم السفلي لمنطقة أوينو عندما كان مراهق |
| Çocukluğumuzdan beri... genç yaşta yuva kuracak biri olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعني حتى منذ كنّا أطفالا كنت أرآك دائما الرجل الذي سيستقرّ في عمر صغير |
| Hayatının en güzel çağını yaşacayacak 18 yaşındaki bir kız bundan sonra hayatta kalabilme mücadelesi verecek ve en kötüsü genç yaşta ölecek. | Open Subtitles | تبيّن أنّ مراهقة بالـ18 ستعيش، علىأفضلأحتمال.. ستعيش باقي حياتها تقاتل حتى تبقى معافاه، و على أسوأ أحتمال ستموت في ريعان شبابها. |
| Steroid kullanmamamın baş sebebi onun zihnime, onlara ihtiyacım olmadığını, bu genç yaşta istediğim kadar güçlü olma potansiyeline sahip olduğumu işlemiş olmasıdır | Open Subtitles | السبب الرئيسي لعدم تعاطيي السترويد لأني على قناعة تامة أني لا أحتاجه لأني لدي الإمكانية كوني في سن المراهقة لأصبح أقوى ما أستطيع |
| Çok genç yaşta başlarız. | Open Subtitles | نبدأ فى التسكع مبكراً جداً تقريبا فى سن ال 13 |
| Böyle genç yaşta bu avantajları ve faydaları görmenin suçluluğu. | Open Subtitles | ذنب لأننا هنا تقريباً ونرى الفوائد والمنافع التي لدي في مثل هذا العمر الصغير |
| Sanırım alışmak için genç yaşta başlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنك يجب أن تبدأ من الصغر لتتعود عليها. |
| - Ama genç yaşta ölüp dünyaya bir iyilik yapmalıydım. | Open Subtitles | لكن كان يجب علي ان اسدي العالم صنيعاً و أموت شاباً |
| genç yaşta nasıl ölünürün broşürü gibi. | Open Subtitles | إنها كنشرة ذات 4 ألوان للموت شاباً |
| 30'ların sonunda genç yaşta ölen bir Rus ressam. | Open Subtitles | رسام روسي مات شاباً في الثلاثينيات |
| genç yaşta, bilgisayarları araç olarak kullanan bir fizikçi olarak başladım. | TED | لذا فإنني بدأت في سن مبكرة كفيزيائي باستخدام الكمبيوترات كأدوات. |
| Babasının kötü biri olduğunu ve annesinin genç yaşta ölen bir alkolik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعرف ان اباها كان يؤذيها وامها مدمنة على الكحول وماتا في سن مبكرة |
| Bu fırsatı genç yaşta yakaladığımız için çok şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظان جداً لحصولنا على هذه الفرصة ونحن صغار |
| Senin gibi genç yaşta babasını kaybeden biri için bu tavır çok normal- -Biliyor musun? | Open Subtitles | اسمع, شون, من الطبيعي لشخص فقد والده في عمر مبكر اتعرف ماذا؟ |
| Evi genç yaşta terketmemin sebeplerinden biri buydu. | Open Subtitles | إنه واحد من الأسباب الذي جعلني أغادر المنزل في شبابي. |
| genç yaşta annesi tarafından terk edildi. | Open Subtitles | أمه تخلت عنه عندما كان مراهق |
| Çocukluğumuzdan beri... genç yaşta yuva kuracak biri olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعني حتى منذ كنّا أطفالا كنت أرآك دائما الرجل الذي سيستقرّ في عمر صغير |
| Hayatının en güzel çağını yaşacayacak 18 yaşındaki bir kız bundan sonra hayatta kalabilme mücadelesi verecek ve en kötüsü genç yaşta ölecek. | Open Subtitles | تبيّن أنّ مراهقة بالـ18 ستعيش، علىأفضلأحتمال.. ستعيش باقي حياتها تقاتل حتى تبقى معافاه، و على أسوأ أحتمال ستموت في ريعان شبابها. |
| Çünkü eğer babandan ve benden bir şey öğrendiysen bu da birinin genç yaşta anne olmasının tek bir hamleye baktığıdır. | Open Subtitles | لأنه إذا كان هناك أمر تعلمتيه من والدكِ ومنيّ أن الأمر لا يتطلب سوى دفعة واحدة من شخص ما لتصبحي ام في سن المراهقة. |
| Bu yüzden genç yaşta evden ayrılmış. | Open Subtitles | وهذا هو سبب مغادرته المنزل مبكراً جداً. |
| Bu genç yaşta görgü kurallarını öğrenmelisin. | Open Subtitles | في مثل هذا العمر الصغير أنت يجب أن تتعلّم الأساليب والسلوك الصحيح |
| - Eğitime genç yaşta başlanmalıdır. | Open Subtitles | أنت بدأت التدريب . من الصغر ! إصمت |
| Böylesine genç yaşta ölen biri için. | Open Subtitles | ان تموت واحدة مثلها وهي صغيرة جدا في السن |
| Babası oldukça genç yaşta öldü. | Open Subtitles | تعلم والده توفى و هو يافع تقريبًا |