| En son birlikteyken beni çarpmaya çalıştığın .gerçeğinden bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ناهيك عن ذكر حقيقة أن آخر مرة اجتمعنا قمتِ بسرقتي |
| Önemsediğin bir şeyin peşinden gitmek için yeterince cesur olman gerçeğinden gurur duyarım. | Open Subtitles | سأكون فخوراً حيال حقيقة أنك كنت شجاعاً بما يكفي لتسعي خلف شئ يهمك |
| Küresel tedarik zincirinde insan haklarının... ...kötüye kullanılması gerçeğinden... ...sonra, biliyorum hiç birimiz... ...bunun bir parçası olmak istemiyoruz. | TED | أنا أعلم أن لا أحد فينا يرغب أن يكون مجرد زينة إضافية مع وجود حقيقة الإساءة لحقوق الإنسان في سلسلة التوريد العالمية |
| Tüm saygılarımla Durward, senin bu romantik fikrin iyi bir rol kaptığın gerçeğinden kaynaklanıyorolabilir, ki bu rolde harikuladesin. | Open Subtitles | (مع احترامي يا (دوروارد و لكن يبدو بأن رأيك الرومنسي متغير بحقيقة أنك تأخذ أدوارا رائعة لأنك جميل جدا |
| Ve beni Mets fanı olmak için cesaretlendirdiğin gerçeğinden beni hayatın büyük hayal kırıklıklarına hazırladığını anlamalıydım. | TED | وأعتقد أنه كان ينبغي أن أدرك بحقيقة أنك تشجعيني لأكون من مشجعي (ميتس) أنك تعديني لحياة مليئة بخيبات كبيرة. |
| Onunla olduğu gerçeğinden çok gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخور للغاية بحقيقة أنها... كانت معه |
| Spesifik olarak iş ve uykunun faz bazlı veya seviye bazlı oluşu gerçeğinden bahsediyorum. | TED | أنا أتحدث بالضبط عن حقيقة ان النوم والعمل يستندان على مراحل , و المرحلة تعتمد علي حدث. |
| Kaybedecek zamanımızın olmadığı gerçeğinden söz ediyorum. | TED | أنا أتحدث عن حقيقة أننا لا نملك وقتاً نضيّعه. |
| Avrupa'da şimdiden şeker pancarından çıkarılmaya başlandığı gerçeğinden bahsetmesek de. | Open Subtitles | ناهيك عن حقيقة ان اوربا بالفعل تستخرج السكر من البنجر السكري |
| Nefsi müdafaaydı, ama adamın ölmüş olduğu gerçeğinden sıyrılamıyorum. | Open Subtitles | لقد كان هذا دفاعاً عن النفس ولكن لا يمكنني إبتلاع حقيقة أنه قد مات |
| Sanırım Cole'un insanları öldürdüğü gerçeğinden dönüyorum. | Open Subtitles | ربما تعاني فقط من حقيقة كول الذي قتل الناس. |
| -Komada olduğu gerçeğinden başka. -Aslında gerçekten bir koma değil. | Open Subtitles | عدا حقيقة كونه فى غيبوبة إنها ليس غيبوبة فعليا |
| Sadece bir daha bebek sahibi olamayacağım gerçeğinden dolayı mutsuz olmayı reddediyorum... | Open Subtitles | أنا أرفض أن أكون حزينة حول حقيقة كوني لن أحصل على طفل آخر |
| Senin bu dinin konusunda son zamanlarda inanma zorluğu çektiğim gerçeğinden... | Open Subtitles | ...إنني أتحدث عن حقيقة كوني أعاني من مشكلات مؤخراً ...بالإيمان بهذا |
| O kimyasallara erişim izni olan birkaç kişiden biri olduğun gerçeğinden bahsediyoruz. | Open Subtitles | نتكلم عن حقيقة أنك واحدٌ من قلة من الناس الذين لديهم تصريح للمواد الكيميائية |
| Bizi öldürürsen Eric'i geri getiremeyeceğimiz gerçeğinden başlayalım. | Open Subtitles | حسناً ، دعينا نبدأ بحقيقة أنه إذا قتلتي أي منا (لن نساعدك بعودة (إيريك |
| Eğer birimizi öldürürsen Eric'i bulmana yardım edemeyeceğimiz gerçeğinden başlayalım. | Open Subtitles | حسناً ، دعينا نبدأ بحقيقة أنه إذا قتلتي أي منا (لن نساعدك بعودة (إيريك |
| Vampirlerin var olmadığı gerçeğinden ödün vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا أُسلِم بحقيقة |