| Bu adil değil. Hayatın gerçeklerini öğrenmeden yaşlı bir adam olacağım. | Open Subtitles | هذا ليس عدلا.سأصبح عجوزا قبل أن أتعلم حقائق الحياة. |
| Haklı olduğunu söylemiyorum ama görevin gerçeklerini bilmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنك محق و لكنهم يستحقون معرفة حقائق المهمة |
| Evet, hayatımızın en karanlık gerçeklerini saklamak için bir arkadaşa ihtiyaç duyarız. | Open Subtitles | نعم، كلنا نحتاج لمساعدة فى اخفاء احلك حقائق حياتنا |
| Neden senin gerçeklerini ona anlatıp sonra beni tekrar aramıyorsun? Harika. | Open Subtitles | رتّب حقائقك وبعد ذلك يتّصل ثانية بني. |
| TV nin en heyecanlı dizisinin gerçeklerini ve sırlarını ortaya çıkaracağız. | Open Subtitles | لكشف الوقائع والأسرار للمسلسل الأكثر إثارة على القنوات التلفزيونية |
| Olayın gerçeklerini psikoloji sınıfında örnek olarak kullanmaya başladım. | Open Subtitles | وبدأت أستعمل حقائق الحادثة كأدوات تعليم في علم النفس |
| - Ben dosyanın gerçeklerini söyledim. - Bir tavşan vahşileşemez ki. | Open Subtitles | لقد وضحت حقائق القضية فحسب أعني، ليس وكأن أرنباً قد يصبح متوحشاً |
| Şimdi eğer sakıncası yoksa önümüzdeki hafta kabul edileceğim ve 2000 yılık İncil gerçeklerini tazelemem lazım. | Open Subtitles | والآن، إن لم يكن عندك مانع سيتم تأكيد معموديتي الأسبوع المقبل ويجب أن أراجع حقائق 2000 عام عن الإنجيل |
| İşe durumun gerçeklerini düşünerek başlayalım. | Open Subtitles | -دعينا نبدأ من خلال النظر فى حقائق مهمة فى القضية |
| Sana hayatın gerçeklerini öğretmem gerektiğini anlıyorum. | Open Subtitles | أرى أنك بحاجة الى تعليمك حقائق الحياة |
| Hayatın gerçeklerini anlattım mı? | Open Subtitles | بنات هل اخبرتك يوما عن حقائق في الحياة؟ |
| Hayatın gerçeklerini "Hayatın Gerçekleri" ni izleyerek öğrendim. | Open Subtitles | أنا تَعلّمت حقائقَ الحياةِ "مِنْ مشاهدة " حقائق الحياةِ |
| Barney, Marvin'e hayatın gerçeklerini nasıl anlatırdın? | Open Subtitles | بارني " كيف ستعلم "مارفن" الصغير حقائق الحياة ؟ " |
| Benim görüşüm, bu davanın gerçeklerini unuttuğunuz yönünde. | Open Subtitles | رأيي هو أنك نسيتِ حقائق هذه القضية |
| Kraliçe'nin zina suçunun gerçeklerini ortaya çıkarmak için toplandık. | Open Subtitles | 'نحن هنا' لإثبات حقائق خيانة الملكة. |
| Geri dönüp bu davanın gerçeklerini incelemek isterim | Open Subtitles | أود أن أعود وأراجع حقائق هذه القضية |
| Biri ona hayatın gerçeklerini anlatmalı. | Open Subtitles | هو يحرف حقائق الحياة |
| Sana biraz hayatın gerçeklerini anlatayım, kardeşim. | Open Subtitles | دعني أقول لك حقائق الحياه |
| Ve kompressör dalışının üzücü gerçeklerini biliyor. | Open Subtitles | ويعرف الوقائع الشرسة للغطس بإستخدام الضاغط. |
| Ama Mike ile Ike'ı arayıp onlara çıkıp birkaç şey almam gerektiğini söylersen gerçeklerini yapabilirim. | Open Subtitles | وأخبرتيهم أنني يجب أن أخرج وأحضر بعض الأدوات ...يمكنني صنع قنابل حقيقية ومن ثم نعرضهم |