| O cam göz görünüşünü geri getirmek için mükemmel bir zaman. | TED | هذا هو الوقت المثالي لإعادة نظرة العين الزجاجية تلك. |
| Deniz Feneri, o insanları geri getirmek için bir şans olabilir. | Open Subtitles | . الفنار يمكن أن يكون فرصتنا لإعادة أولئك الناس |
| Kızımı geri getirmek için yardımı dokunacak herkesle çalışabilirim herhalde. Ne? | Open Subtitles | أظنني سأضطرّ اليوم للتعاون مع أيّ أحد بوسعه مساعدتي لاستعادة ابنتي. |
| Annen seni geri getirmek için her ne yaptıysa yalnız dönmemişsin. | Open Subtitles | و عندما قامت أمّك بما قامت به لإعادتك لم تعد لوحدك |
| Onu geri getirmek için yapabileceğim hiç birşey yoktu. | Open Subtitles | كان هناك لا شيءُ أنا يُمْكِنُ أَنْ لإعادته. |
| Kızımı geri getirmek için her yolu deneyeceğim. Her yolu. | Open Subtitles | أنتِ، أنا أحاول بكل الطرق الممكنة لأستعادة أبنتى كل الطرق |
| Altı numaralı sopanı geri getirmek için harika bir gün seçmişim rahip. | Open Subtitles | يبدو أني قدمت في وقت جيد لأعيد لك مضربك , أيها القس |
| Kraliçelerini tam gücüyle geri getirmek için altı muskaya ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يَحتاجونَ التعويذاتَ الستّ لتعود الى ملكتهم القوَّه الكاملةِ |
| Onlara de ki oğullarını geri getirmek için... her şeyimi verirdim. | Open Subtitles | أخبرهم انني أود ان افعل أي شئ أي شي ، لإعادة إبنهم |
| Kasaba inşa edildiğinden beri masumiyeti ve saflığı geri getirmek için bir çok kez toplandılar. | Open Subtitles | لقد تقابلو عدة مرات منذ أن أنشأت المدينة لإعادة البراءة والنقاء |
| Sentinel'i geri getirmek için çabaladın ama şu anda bütün gücün sahibi o! | Open Subtitles | كل مجهودك لإعادة "سينتينيل" و الآن من الواضح أنه إستحوذ على كل السلطه |
| Bana ölüleri geri getirmek için nasıl büyü yapacağımı öğretir misin? | Open Subtitles | أتستطيع تعليمي كيفيّة استخدام السحر لإعادة الموتى؟ |
| O kızları geri getirmek için ne yaptıklarına dair sert sorular sorduk. | TED | وقمنا بطرح أسئلة صارمة حول تجهيزاتهم سعياً لاستعادة الفتيات المخطوفات. |
| Hakikati yayıp, Hıristiyanlık bayrağını yükseltmek ve onun çaldığı inancı geri getirmek için bir şans verin bana. | Open Subtitles | فقط أعطني فرصة لنشر الإنجيل لرفع راية المسيحية لاستعادة الثقة التي سرقها |
| Kocamın aklını geri getirmek için bana verdiğin bir fırsat. | Open Subtitles | لديّ فرصة، فرصة أنت منحتني إياها لاستعادة ذاكرة زوجي، |
| Sizinkiler seni geri getirmek için bir anlaşma yapmışlar. Peki bedeli neymiş? | Open Subtitles | لقد عقد والداك صفقة لإعادتك من الموت وماذا كان الثمن؟ |
| Kardeşini kaybettiğini ve onu geri getirmek için elinden geleni yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلمُ أنكَ فقدتَ أخاك، وستفعلُ مابوسعك لإعادته |
| Kardeşimi geri getirmek için ne gerekiyorsa yapacağını bilerek gidebilirim. | Open Subtitles | بأمكاني العوده الان عالمه بأنكِ ستفعلي كل ما يلزم لأستعادة أخي |
| Onu sana geri getirmek için yapabileceğim bir şey yok, biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه لا يوجد شيء يمكنني القيام به لإعادتها إليك. |
| Onu geri getirmek için vekil gücünü kullanmacı istiyorum. -Hayır. | Open Subtitles | أريدك أن تستخدمي قوتك كوصيّة لإحيائها. |
| Tabancaları geri getirmek için geldim. | Open Subtitles | أنا فقط جئت لإرجاع هذه المسدّسات |
| Babamı geri getirmek için gereken buysa yapacağım. | Open Subtitles | إن كان هذا مايتطلّب لأستعيد أبي |
| Vergi mükelleflerinin parasını, birkaç ay sonra sınır dışı edilecek birini geri getirmek için bir otobüs etrafında dolanarak harcayamayız. | Open Subtitles | لن نهدر مال دافع الضرائب لإعادة حافلة, لأعادة شخص سوف يرحل مجدداً بعد شهور قليلة فحسب |
| Gemimin iç bölümü, yaradan dışarı atıldı. Onu geri getirmek için bunu kullanabiliriz. | Open Subtitles | لقداختفىقلبسفينتيفيالجرح ، ولكنيمكننااستخدامهذا لاستعادته. |
| Kralı geri getirmek için birlikte çalışacağız. | Open Subtitles | وسنقوم بالعمل سويةً... من أجل إستعادة الملك. |
| Oğlumu geri getirmek için? | Open Subtitles | لكي تعيده إلي |