| Austin'li Tony yanınızda getirdiğiniz çantada ne kadar var? | Open Subtitles | كم تظن أنك تحمل معك في هذه الحقيبة العجيبة التي أحضرتها |
| Bundan önce getirdiğiniz mallar kalitesizdi. | Open Subtitles | المواد التي أحضرتها من قبل كانت رديئة النوعية |
| getirdiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | هذه نقود كثيرة لم أرى مثلها شكراً على التوصيلة |
| Bundan dolayı, getirdiğiniz şaraptan size biraz ikram edebilir miyim? | Open Subtitles | اذاً هل لي أن أصب لك بعض شراب النبيذ الذي أحضرته لنا |
| Bu kıyafetleri getirdiğiniz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً على احضارك لهذه الأزياء |
| Ne yazık ki sizin şansınıza aştığınız çizgi gerçekti ve yanınızda getirdiğiniz bitkiler yasal değildi. | Open Subtitles | لسوء الحظ لقد تعديت خطا حقيقيا والنباتات الى احضرتها محظورة |
| Bize getirdiğiniz bu adamın 2166'ya geri dönmesi gerekiyor. | Open Subtitles | الرجل الذي جلبته أمامنا مطلوبة عودته إلى عام 2166 |
| Bunu nasıl getirdiniz bilmiyorum ama getirdiğiniz için mutlu oldum. | Open Subtitles | لا أعرف من أين أتيتم بهذه ولكني سعيدةٌ لأنكم جلبتموها |
| Bize getirdiğiniz bu dilenci de kim bir suçlu gibi zincire vurulmuş? | Open Subtitles | من هذا البائس الذي احضرته لنا؟ مقيد بالسلاسل مثل المذنبين |
| getirdiğiniz cesette insan kanı olduğunu teyit edebilirim. | Open Subtitles | الجثة التي أحضرتها بوسعي التأكيد بأنه دم بشري |
| getirdiğiniz fille alakalı testlerin sonucunu beklerken yağmurla alakalı testler yaptım. | Open Subtitles | أجريت بعض الإختبارات على الأمطار بينما كنت بإنتظار نتائج إختبارات على دماء الفيل التي أحضرتها |
| getirdiğiniz ceset insana ait değildi. | Open Subtitles | الجثة التي أحضرتها لم تكن جثة بشريّ |
| Şu geçen gün getirdiğiniz tavuk köftesinden mi... | Open Subtitles | أهذه كفتة الدجاج التي أحضرتها ذلك... |
| getirdiğiniz için bir 20 dolar ve döşemeleriniz için 20 daha. | Open Subtitles | اليك 20 دولارا ثمن التوصيلة و عشرين دولارا اخرى لتنظف داخل سيارتك |
| - Tamam, dinleyin. Çok ilginçti, getirdiğiniz için de sağ olun. | Open Subtitles | حسناً، إستمعوا، لكن الأمر ممتعاً .و شكراً على التوصيلة |
| - Beni eve getirdiğiniz için teşekkür ederim. - Benim için bir zevkti. | Open Subtitles | شكرا على التوصيلة انه من دواعى سرورى |
| Bize getirdiğiniz şey konusunda ne kadar heyecanlıyım anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني التعبير عن حماسي تجاه ما أحضرته لنا |
| Alınmayın ama getirdiğiniz güveç dünyadaki tüm laflardan daha kıymetli. | Open Subtitles | بدون إهانة لكن الطعام الذي أحضرته يستحق الثناء أكثر من جميع الكلمات في العالم |
| Yeğeninizi konuşmaya getirdiğiniz için sağ olun. | Open Subtitles | اقدر احضارك لأبن اخيك لاستجوابه |
| Size faturayı getirdim çünkü bana getirdiğiniz bütün kostümler neredeyse satıldı. | Open Subtitles | انظري، احضرت لك هذا الإيصال لأن تقريبا ً الملابس التنكرية التي احضرتها لي ، بيعت بالفعل |
| Karşıma getirdiğiniz bu adamın 2166 yılına geri dönmesi gerek. | Open Subtitles | الرجل الذي جلبته أمامنا مطلوبة عودته إلى عام 2166 |
| Lütfen getirdiğiniz mutluluktan bir dirhem bırakın. | Open Subtitles | ورجاءً اتركوا لي بعض من تلك السعادة التي جلبتموها |
| Geri getirdiğiniz hard diskin sözü edilen durumuna rağmen iki düzine e-posta dosyasını kurtarmayı başardım. | Open Subtitles | برغم الحالة المزرية التي احضرته بها استعدت حوالي دستتين من الرسائل الالكترونية |
| Böylesine mükemmel birini bize getirdiğiniz için Tanrı sizi korusun. | Open Subtitles | بوركت، راهبة شارون لجلبك لنا مثل هذا الرجل الرائع |
| Meyhaneme bu kodumun eğlencesini getirdiğiniz için sana ve merhum kocana ilk ben teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، يسعدنى أن أكون أول من يتقدم بالشكر لكِ ولزوجك الميت لإحضارك هذا الإحتفال اللعين إلى حانتي |
| Bu o mağaradan getirdiğiniz toprak örneğinden geldi. | Open Subtitles | هذه من عينة التربة ,التي جلبتها من الكهف |
| Üsten getirdiğiniz tüm malzeme. | Open Subtitles | كل المعدات التي أحضرتموها من القاعدة |