| Bir Beyaz saray mübaşiri doğu odasına bir yedek jeneratör getirdiklerini söylüyor. | Open Subtitles | لدي قائد في البيت الأبيض يقول أنّهم يجلبون مولّد احتياطي إلى الغرفة الشرقية |
| Onları zayıflatamadığınızı kanıtlamak için civardaki bütün Mekanikleri ve uzay araçlarını buraya getirdiklerini ve ellerinde kalan her türlü malzemeyi size saldırmak için bir araya topladıklarını öğrendik. | Open Subtitles | لقد علمنا بأنهم يجلبون كل "ميك" و"بيمر" سليمة إلى هذه المنطقة ويجمعون كل ما لديهم من موارد |
| Onları zayıflatamadığınızı kanıtlamak için civardaki bütün Mekanikleri ve uzay araçlarını buraya getirdiklerini ve ellerinde kalan her türlü malzemeyi size saldırmak için bir araya topladıklarını öğrendik. | Open Subtitles | لقد علمنا بأنهم يجلبون كل "ميك" و"بيمر" سليمة إلى هذه المنطقة ويجمعون كل ما لديهم من موارد |
| Aris, her gece yenilerini getirdiklerini söylüyor. | Open Subtitles | "أيرس" قال أنهم يحضرون مجموعة جديدة في كل ليلة |
| Aris her gece yenilerini getirdiklerini söyledi. | Open Subtitles | "أيرس" قال أنهم يحضرون مجموعة جديدة في كل ليلة |
| Kendi başlarına ne getirdiklerini onlara bildireceğim. | Open Subtitles | سأجعلهم يعرفون العواقب التي جلبوها على أنفسهم |
| Yıllarca önce babam bu vahşi köpekleri beyazların beyazlardan korunmak için getirdiklerini söylemişti. | Open Subtitles | قالّ والدي منذ سنوات... الرَجال البيض يجلبون هذه الكلاب الشرسة لمراقبة الرجال البيض الآخرون... |
| Ona şampanya getirdiklerini görüyorum. | Open Subtitles | أرى أنهم يجلبون له الشمبانيا |
| Bir papaz getirdiklerini duydum. | Open Subtitles | سمعتُ بأنهم يجلبون قسيساً |
| Çocukları arada getirdiklerini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنهم يحضرون الأطفال بشكل متقطع |
| Evet, onu buraya getirdiklerini biliyordum. | Open Subtitles | أجل، عرفتُ أنهم جلبوها هنا |