| Belki radyasyon geyikleri öldürmüştür. | Open Subtitles | . ربما الاشعاع الذري هو الذي تسبب في قتل الغزلان |
| Bu herşeyle birlikte geyikleri de açıklıyor. | Open Subtitles | ومن شأنه أن يفسر كل شيء، بما في ذلك الغزلان. |
| Ren geyikleri o kadar değerli ki onları sadece başka seçenekleri yoksa yiyorlar. | Open Subtitles | غزلان الرنة ذات قيمة عالية لدرجة أنّ الناس لا يأكلون غيرها إلاّ إن نفذت الخيارات منهم |
| Ren geyikleri şimdi sadece taze otlak bulmak için değil aynı zamanda kan emici yaz sineklerinden kaçmak için de göç etmeli. | Open Subtitles | تتحرك غزلان الرنة الآن ليس لمجرد إيجاد مراعٍ نضرة، بل أيضاً لتجنّب حشود ذباب الصيف ماصّ الدماء |
| Birkaç balıkçı nehirde yüzen geyikleri görmüş. | Open Subtitles | إثنين من الصيادين وجدا الغزال عائماً على وجه الماء |
| Noel babanın uçan geyikleri var. | Open Subtitles | سانتا ديه حيوانات الرنة التي يمكن أن تطير. |
| Hey, Kenai! Hani geyikleri korkutacaktın? | Open Subtitles | كيناي ، إعتقد أنه من المفترض بأنك كنت تخيف الأيل |
| geyikleri cezbetmek için kayatuzlarını bırakır sonra bir yere çömelip avının ona gelmesini bekler. | Open Subtitles | ، يضع صخرة ملح ليجذب الأيّل ، ثمّ يجلس بمكانٍ ما . وينتظر فريسته كي تأتي إليه |
| Genellikle pusu kurarak ve hafif olduklarından geyikleri avlarlar. | Open Subtitles | تقوم بالعادة باصطياد الغزلان تصنع لها الكمائن وتتغلب عليها بسهولة |
| Göç başlamadan önce Elle geyikleri küçük gruplara ayırmak için yardım ediyor bu sayede onlara önemli ilaçları verebiliyorlar. | Open Subtitles | قبلأنتبدأالهجرة، تُساعِد إلي في فصل الغزلان الى مجموعات أصغر لكي يستطيعوا إعطاها علاجا ً حيويا ً |
| Git kendine bencil geyikleri seven bir en iyi arkadaş bul. | Open Subtitles | إذهب وجِد لنفسك صديقاً مِن جديد يُحبُ الغزلان الأنانيه |
| ...yalnızca geyikleri öldürmeyi sevdiğini itiraf etmeye de hevesli olman gerek. | Open Subtitles | -فعليك أن تعترف -أتريدُ بعضاً من هذا؟ أنّك تحب قتل الغزلان. |
| Dawson'da insanlar geyikleri bahçelerinden uzak tutmak için kullanırlar. | Open Subtitles | الناس استخدامها في داوسون للحفاظ على الغزلان بعيدا عن حدائقهم |
| Sen geyikleri uzak tutup kimse kör kurşunla kardeşini kaybetmesin diye uğraşırken seni rahatsız edip duruyorum. | Open Subtitles | لإزعاجك بينما كنت خارج حفاظ على الغزلان بعيدا التأكد من أي شخص آخر لن يفقد شقيق |
| -Onun geyikleri değil mi? | Open Subtitles | انها غزلان بابا نويل أليس كذلك |
| Maymunların tetikte olması geyikleri kurtardı. | Open Subtitles | أنقذت يقظة اللانغور غزلان التشيتال |
| Ben, geyikleri düşünüyorum. Nam'a gitmeyi. | Open Subtitles | أفكر في الغزال والذهاب إلى فيتنام |
| Küçük bir kızken geyikleri büyükannemlerin kulübesinde geyikleri ellerimle beslerdim. | Open Subtitles | ...عندما كنتُ فتاة صغيرة , كنتُ أطعم الغزال |
| Ren geyikleri artık sineklerden kurtuldu. | Open Subtitles | الرنة في منأى عن البعوض في الوقت الراهن، |
| Bazen sinekler o kadar rahatsızlık verir ki ren geyikleri daha fazla dayanamaz ve onların gelemeyeceği yüksek yerlere kaçarlar. | Open Subtitles | أحياناً، يُصبح البعوض بغيضاً جداً، فلا تُطيق حيوانات الرنة بهم ذرعاً، ويندفعون لأرضٍ مرتفعة، حيث هناك لا يقوى البعوض لحاقهم. |
| - Dean! - Baba! Kibirlenmek istemiyorum ama geyikleri sevmiyorum diyorum bıktım usandım, her yeri ele geçirdiler. | Open Subtitles | لا أقصد أن أترفع لكنني أقول لكم أني لا أحب الأيل |
| Oldukça sessizdim. geyikleri dinliyordum. | Open Subtitles | كنت هادئة للغاية أتنصت لسماع صوت الأيّل |
| Dişi ren geyikleri uzak kuzeye geldiler doğum yapmak için. | Open Subtitles | لقد سافرت أنثى الوعل إلى أقصى الشمال لتأكل العشب |