| Yeni vurduğun bir geyikten damlayan kan gibidir tek yapmaları gereken, o damlaları takip etmektir ve çok geçmeden o geyiği bulurlar. | Open Subtitles | مثل روث مخلوط بالدم من غزال أنت أطلقت النار عليه و كل ما عليهم فعله هو إقتفاء آثار هذا الروث و سوف يجدون هذا الغزال |
| Diyorum ki, o geyikten her ne halt aldı ise, tam benim içime koydu. | Open Subtitles | أنا أخبرك.لقد هذا الشىء اى كان من الغزال ووضعه بداخلى |
| geyikten değil, sudan bahsediyorum. | TED | ليس غزال الموظ؛ بل الماء. |
| geyikten kurtulamazsak kaplan geyiğe gelecekti. | Open Subtitles | ويرجع إلى المخيّم فإذا ذهبنا بعيداً عن الأيّل فإن النمر سيذهب إلى الأيّل |
| Dün gece penceresinin önünde yaşayan devasa geyikten bahsediyordu. | Open Subtitles | ليلة البارحة، كانت تبكي من الموظ الضخم الذي يعيش خارج نافذتها |
| Hınçlarını, şu geyikten çıkarsınlar! | Open Subtitles | ليصبا غضبهما على الظبي |
| Hayır gerçek bir canavardan bahsediyorum. Kocaman bir geyikten bahsediyorum. Ama yüzünün insanlarınkine benzediğini söylerler. | Open Subtitles | لااعني الوحش الحقيقي الذي يشبه الغزال ولكن بوجه بشري .. |
| geyikten kaçarken çekilmiş fotoğraflarımdan birini istiyorum. | Open Subtitles | سوف أستخدم صورتي التي أكون فيهـا مع ذاك الغزال الذي دهستـه |
| Burada geyikten bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن الغزال |
| Senin vurduğun geyikten. | Open Subtitles | أنه من الغزال الذي قتلته |
| Bak, az önce Henry gelip beni gördüğünde, geyikten falan haberim yoktu benim. | Open Subtitles | اسمعي , حين أتى (هنري) لرؤيتي بوقت سابق لم أكن على علم بشأن أيّ غزال |
| Trende büyük bir geyikten başka ne var? | Open Subtitles | مالذي يوجد في السكه غزال كبير |
| geyikten başka bir şey yok burada. | Open Subtitles | لا شيء عدا غزال هنا |
| geyikten sonra iyi hissettim. | Open Subtitles | لا، لقد شعرت بالتحسن بعد الأيّل |
| - geyikten. Kötü hissettim de. - Hayır. | Open Subtitles | من الأيّل ، أنا مريضة للغاية |
| O geyikten nefret ediyor. | Open Subtitles | -إنّها تكره ذلك الموظ |
| Hınçlarını, şu geyikten çıkarsınlar! | Open Subtitles | ليصبا غضبهما على الظبي |