| Arkadaşım Taylor Urruela gibi insanlara baktığımda, -kendisi Irak'ta bacağını kaybetti ve iki büyük hayali vardı- | TED | عندما ننظر إلى الناس مثل صديقنا تايلور أورويلا، الذي فقد ساقه في العراق، كان لديه حلمان كبيران في حياته. |
| Bunun gibi insanlara yapılacak tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء وحيد يمكن فعله مع الناس مثل هذا |
| Şunu da unutma fizik bölümündeki görevler sen olmadığın takdirde Leonard ve Rajesh gibi insanlara kalacak. | Open Subtitles | :و ضع هذا بحسبانك من دونك ممثلاً لقسم الفيزياء (المهمة ستقع على أناس مثل (لينورد) و (راجيث |
| Ve bunu giydiğimde onun gibi insanlara yardım etmek istedim. | Open Subtitles | وحين أرتديه، فإنّه يحضّني على ماساعدة الناس كما فعلت هي. |
| Zor zamanlarında benim gibi insanlara yardım elini uzattı. Çok minnettarım. | Open Subtitles | كان ودودًا جدًّا لأناس مثلي أثناء العاصفة، وقد امتننت لهذا حقًّا. |
| Ama bizim gibi insanlara her zaman olur... Ve bu çok hayati öneme sahiptir. | Open Subtitles | ولكنه يحصل لأمثالنا دائماً ويمكن تجاوزه بسهولة |
| Dünyanın khaoya ihtiyacı var dünyanın Stu gibi insanlara ihtiyacı olduğu gibi. | Open Subtitles | العالم يحتاج إلى (تشو)، تماماً كما يحتاج العالم إلى أشخاص مثل (ستو) |
| Senin gibi insanlara yardım etmekten zevk alıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني أشعر بمتعة في إخراج أُناس مثلك من السجن |
| Stephanie gibi insanlara ulaşmaya çalıştım, ama bu filme katılmak istemedi. | Open Subtitles | حاولت الوصول إلى الناس مثل ستيفاني، لكنها لم ترغب في المشاركة في هذا الفيلم. |
| Bu gibi insanlara nasıl yardım ederiz? | TED | كيف يمكننا مساعدة الناس مثل أؤلئك؟ |
| Atticus Finch'in "Bülbülü Öldürmek" romanıyla yapmış olduğu gibi insanlara yardım etmek istemişimdir. | Open Subtitles | لقد أردت أن أساعد الناس مثل أتيكوس فينش لم في رواية ملهمة، "لقتل الطائر المحاكي". |
| Fransa'nın Robespierre gibi insanlara ihtiyacı var. | Open Subtitles | فرنسا تحتاج أناس مثل (روسبيار) |
| Değeri olan biri olmak, onun gibi insanlara yardım etmek için. | Open Subtitles | لأجعل من نفسي شئ مميز لمساعدة الناس كما فعل |
| Tıpkı senin gibi insanlara yardım etmek istiyordu. Bunun için çalıştı. | Open Subtitles | أراد مساعدة الناس كما تريد الآن لذلك درس |
| Benim gibi insanlara olan şey. | Open Subtitles | ما هو؟ إنه ما يحدث لأناس مثلي |
| Bizim gibi insanlara yaptıklarınızı herkesin öğrenmesini istiyoruz. | Open Subtitles | نريد من الجميع أن يعرف ما تقومون به لأمثالنا. |
| Kate gibi insanlara. | Open Subtitles | أردت مساعدة الذين احتاجوا لذلك أشخاص مثل " كيت " |
| Çünkü Veronica Hastings sizin gibi insanlara yardım etmek için aday oldu. | Open Subtitles | لأن فيرونكا هايستنق تتسابق بالانتخاب لتساعد أُناس مثلك تماماً |
| Herhangi bir Afrika nehri kıyısında da olabilirdim, tabi bu manzaranın sizin ve benim gibi insanlara, yaklaşık 200.000 yıI ev sahipliği yapmış olduğu gerçeğini saymazsak. | Open Subtitles | يمكن أن أكون بجانب فرع أي نهر أفريقي، بعيداً عن حقيقة علمنا بأن هذه المنطقة كانت موطناً لأناس، ناس مثلي ومثلك، |
| Bakın bayan, bizim şirkette sizin gibi insanlara takılan bir isim var. | Open Subtitles | هل تعرفين سيدتي , في شركتنا لديناأسملم هم مثلك. |
| Ve son seansta benim gibi insanlara olan nefretini göstermek için bir sans yakaladin. | Open Subtitles | في آخر جلسة, واتتك الفرصة أخيراً حتى تظهر كراهيتك لأمثالي |
| Onun gibi insanlara acıyarak vakit kaybedemem. | Open Subtitles | أنا لا أهدر الشفقة على أناس مثله |
| Belki de senin gibi insanlar benim gibi insanlara hiç yaklaşmamalı. | Open Subtitles | حينها ربما أناساً مثلك لا يجب أن يكونوا قريبين من أناسٍ مثلي |
| Evet, denedim ama bu kasabanın bizim gibi insanlara ihtiyacı var McHugh. | Open Subtitles | نعم, لقد حاولت, لكن هذه المدينة فى حاجة إلى أشخاص مثلنا ماكهيو |
| Muhtemelen Tanrı, senin gibi insanlara ne yapması gerektiğini söyleyenlerden nefret ediyordur. | Open Subtitles | على الأرجح ان الله يكره اشخاص مثلك الذين يحاولون ان يقولوا للناس ماذا يفعلون |
| Burası da benim gibi insanlara servis yapmayan homofobik pastanelerden biri. | Open Subtitles | هذا مجرد مخبز آخر يكره المثليين يحاول ان يرفض خدمة امثالي |