| Şu anda gidebileceği tek bir yer var: | Open Subtitles | هناك مكان واحد يستطيع الذهاب اليه الأن منزله |
| Çünkü o çok akıllı bir adamdır ve Linus, adayı yakacağımızı biliyorsa gidebileceği tek bir yer var. | Open Subtitles | لأنه رجل ذكي جدا وان كان لينوس يعلم أننا سنغزى الجزيرة هناك مكان واحد يستطيع الذهاب اليه |
| Ailelerin, sevgililerin ve arkadaşların gidebileceği bir yer. | Open Subtitles | اذاَ .. سيكون عليكم ان تجدوا مكان يمكن للعائلات و العشاق والاصداقاء الذهاب اليه سوياَ |
| Eğer birlikte olsaydık, oğlumuzun gidebileceği okula gitmesini istiyorum! | Open Subtitles | أريده أن يذهب إلى المدرسة التي قد يذهب إليها في حال أن كنا معاً |
| Peki gidebileceği kamp alanı veya ormanda bir yer var mı? | Open Subtitles | ماذا عن مواقع التخييم أماكن فى الغابه قد يذهب إليها |
| Başka gidebileceği pek bir yer yok. | Open Subtitles | وحقيقـة لا يوجد لها مكان أخر لتذهب إليه |
| Onun gidebileceği başka yer yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي مكان آخر لتذهب إليه |
| Katilimiz bir çizgi roman koleksiyoncusu. Bu da, eğer bu işle ilgileniyorsa şehirde gidebileceği tek yer olduğunu gösterir. | Open Subtitles | القاتل جامع للكتب الهزليّة، ممّا يعني أنّ هناك مكان وحيد في المدينة سيذهب إليه بالتأكيد. |
| gidebileceği tek bir yer var, her şeyin başladığı yer. | Open Subtitles | هنالك مكان واحد سيذهب إليه سيعود إلى حيث بدأ كل شيء |
| Arkadaşımın gidebileceği başka bir yer var mı? | Open Subtitles | هل يوجد مكان ما يمكن لصديقى الذهاب اليه |
| gidebileceği bir yer... | Open Subtitles | "مكان تستطيع الذهاب اليه في "جراندفيو |
| Benim bildiğim kadarıyla, ki onlara da söyledim gidebileceği üç yer var. | Open Subtitles | "ما يهمني وقد أخبرتهم بهذا، هنالك ثلاثة أماكن قد يذهب إليها" |
| gidebileceği hiçbir yer yok. | Open Subtitles | لا مكان لها لتذهب إليه. |
| Eğer ortadan kaybolmaya karar verirse Kevin'ın gidebileceği özel bir yer lazım. | Open Subtitles | مكانٌ سيذهب إليه (كيفن) لو كان هارباً |