| İşten, bir saat önce çıktı. Eve gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | هي خرجتَ من العمل منذ ساعة قالت أنها ذاهبة للبيت. |
| Hasta bir arkadaşına gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | قالت أنها ذاهبة لزيارة صديق مريض |
| Oda arkadaşım kaykay yapmaya çıktı, birkaç saatliğine parka gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | شريكي في الغرفة ، أخذ مزلاجته خارجا و قال أنّه ذاهب للتنزه لساعتان |
| Bakın. Bana şeyle birlikte Londra'ya gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | ... لقد قال أنّه ذاهب إلى لندن |
| Bu ayın kirasını ödedi ama bir arkadaşını ziyarete gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد دفعت إيجار الشهر كاملاً، لكن قالت أنّها ستذهب لزيارة صديق. |
| O gece blues kulübüne gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | قالت أنّها ستذهب لنادِ البلوز في تلك الليلة، لذا... |
| Golf egzersizi yapmaya gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | قال أنه ذاهب إلى نادي السيارات |
| Beni arayıp... arkadaşlarıyla birlikte diskoteğe gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | ..لقد إتصلت بي وأخبرتني أنها ذاهبة إلى الملهى مع زملائها |
| Sanırım Gari Bong Dong'a gideceğini söylemişti. Nereye? | Open Subtitles | (أعتقد أنها قالت أنها ذاهبة إل العمل لدى (جاري بونج دونج أين ؟ |
| İşe gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أنّه ذاهب للعمل. |
| Eve gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | أعني قال أنه ذاهب للمنزل |
| Bir arkadaşıyla Bristol'a gideceğini söylemişti. - Tamam. | Open Subtitles | لقد قال أنه ذاهب إلى (بريستول) مع صديقه - حسنًا - |
| Ders çalışmak için arkadaşına gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أنها ذاهبة إلى صديقتها للدراسة |