| Evliliğim dağılıyordu, gidecek yerim yoktu; | Open Subtitles | و بما أنَّ زواجي كان ينهار، و لم يكن لديَّ مكان أذهب إليه |
| Ama yok gidecek yerim ♪ Ben yalnız yaşama verdim ♪ Ve beni değiştiremeyeceksin şimdi o yüzden yalnız bırak | Open Subtitles | ♪ ولكن ليس لدي مكان أذهب إليه ♪ أعطيت في هذه الحياة الوحيدة ♪ وأنت لن تستطيع تغييري الآن لذا دع الأمر وشأنه |
| Evim ateşe verildi. gidecek yerim yok. | Open Subtitles | بيتي إحترق لا يوجد لدي مكان أذهب إليه |
| Evet gidecek yerim olmadığını görünceye kadar. | Open Subtitles | نعم... حتى إكتشفت أنه ليس هناك مكان لأذهب إليه... |
| - gidecek yerim yok. | Open Subtitles | التي كانت في جولة - ليسَ لدي مكان لأذهب إليه - |
| Hiç param yok gidecek yerim yok, arabam onda, eşyalarım onda. | Open Subtitles | لا املك المال ولا مكان للذهاب إليه لديه سيارتي .. أشيائي |
| Buradan çıkıp giderdim eğer param ve gidecek yerim olsaydı. | Open Subtitles | انا يجب ان اخرج من هنا لو كان معى مال او مكان اذهب اليه |
| Ve benim de pek param yoktu, gidecek yerim de dedim ki "neden İngiltere'ye gidip zengin olmuyorum"? | Open Subtitles | لم يكن معى مال ولم أعرف الى اين اذهب وقلت لنفسى ؛لماذا لا أذهب لأنجلترا وأُصبح غنيه؛ |
| - 10 doları vermeden hiç bir şey kanıtlayamazsın sen. - gidecek yerim yok! | Open Subtitles | أريني 10 دولار وإلا لن تري هذا - ليس لدي مكان أذهب إليه - |
| Ben senin kardeşinim. Burada olmadığım zamanda gidecek yerim yok. | Open Subtitles | أنا شقيقك لا مكان أذهب إليه حين أغادر |
| gidecek yerim yok. | Open Subtitles | ليس لدي مكان أذهب إليه. |
| Başka gidecek yerim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ مكان أذهب إليه |
| Başka gidecek yerim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ مكان أذهب إليه |
| - Ama gidecek yerim yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدي أي مكان أذهب إليه |
| gidecek yerim yok. | Open Subtitles | لا مكان لأذهب إليه. |
| gidecek yerim yok benim, JAx. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}ليس لديّ أيّ مكان لأذهب إليه يا (جاكس). |
| Burası evim, gidecek yerim yok. | Open Subtitles | ليس لدي مكان لأذهب إليه |
| - gidecek yerim yok. | Open Subtitles | - ليس لدي مكان لأذهب إليه |
| Lakin bunu yaparsan gidecek yerim kalmaz. | Open Subtitles | , لكن , إذا أغلقتي العالم الخارجي أنا حصلت على لا مكان للذهاب إليه |
| Al eşyalarını. gidecek yerim yok, dostum. | Open Subtitles | ليس لي مكان للذهاب إليه |
| Aslında gidecek yerim yok. | Open Subtitles | ليس عندي مكان اذهب اليه في الحقيقة |
| Ne bakıyorsun! Sanki gidecek yerim var? | Open Subtitles | ماذا تفعل الى اين اذهب انا؟ |