| Nirvanaya giden yol asla güvenli değil zor ve sarptır. | Open Subtitles | الطريق إلى السكينة لن يكون امن ابدا لكنها صعبة وحادة |
| MOE'NUN BARI Superbowl turnuvasına giden yol uzun ve anlamsızdır. | Open Subtitles | أن الطريق إلى كاس الكرة طويل و بدون إشارات |
| Dostlarına giden yol, seni büyükbabana yaklaştıracak. | Open Subtitles | السير في الطريق إلى أصدقائك يجعلك تقترب من جدك |
| Kötülüğe giden yol, olağanüstü bir güç getirirken, sadakat getirmeyebilir. | Open Subtitles | الطريق الى الشر ربما يحدث قوة عظيمة لكن ليس ولاء |
| Bu kaleye giden yol, Jaffa tarafından korunuyor. | Open Subtitles | هذا هو الطريق المؤدي للحصن، محميّ بواسطة الجافا |
| Peki, cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla mı döşenmiştir? | Open Subtitles | إذاً، ذلكَ الطريق نحو الجحيم المحفوف بالنوايا الحسنَة؟ |
| Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer derler. | Open Subtitles | حسناً، يقولون إن الطريق إلى قلب رجل هي عن طريق معدته. |
| - Bu hastaneye giden yol mu? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أن هذا هو الطريق إلى المستشفى ؟ |
| Savunma da değildir. Adalet ve düzene giden yol için bir basamaktır. | Open Subtitles | و لكنه إشارة أن فصلاً في الطريق إلى العدالة قد اكتمل |
| Burası Ichinooka tapınağına giden yol, değil mi? | Open Subtitles | هذا هو الطريق إلى معبد إيشينوكا أليس كذلك؟ |
| Büyücülüğün rekabet dolu dünyasında, zirveye giden yol... ölü adamların sivri burunlu ayakkabılarından geçer. | Open Subtitles | الطريق إلى القمة في العالم التنافسي للسحر يكون عبر الأحذية المدببة للرجال الموتى |
| Ana program, özgürlüğe giden yol "Brave Men Road." | Open Subtitles | البرنامج الرئيسي هو طريق الرجال الشجعان الطريق إلى الحريه |
| Kelimeleri arıyorum çünkü biliyorum ki kelimeler senin kalbine giden yol. | Open Subtitles | أبحث عن الكلمات لأنني اعلم أنها هي الطريق إلى قلبك |
| Eve giden yol değil. | Open Subtitles | اسم البرنامج، ليسَ الطريق إلى المنزل، بل منزل الطريق |
| Tanrı'ya giden yol; doğru kararları aldığını düşünme, hissetme dirayetine dayalıdır. | Open Subtitles | الطريق إلى الرب يعتمد على مدى قدرتك كالتفكير والشعور بأنك تأخذ القرارات الصحيحة |
| Tanrı'ya giden yol; doğru kararları aldığını düşünme, hissetme dirayetine dayalıdır. | Open Subtitles | الطريق إلى الرب يعتمد على مدى قدرتك كالتفكير والشعور بأنك تأخذ القرارات الصحيحة |
| Kusursuz Noel'e giden yol hindistan cevizi, pasta süsü hatta gözyaşlarıyla döşenmiş olabilir. | Open Subtitles | الطريق الى عيد ميلاد مثالي سيكون مرصف بجوز الطيب والتجميد ومن المحتمل بالدموع |
| Tanrıya giden yol dünya malından ve tutkudan arınmaktır. | Open Subtitles | الطريق الى الله هو أن تحرر نفسك من الماديات و من هوى النفس |
| Queen'e giden yol bizi bu laboratuarlardan geçirecek. | Open Subtitles | الطريق الى الملكة للأمام عبر هذه المختبرات |
| Harabelere giden yol hariç her yere bakmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تبحث في كل مكان ماعدا الطريق المؤدي للبقايا |
| Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir. | Open Subtitles | أنا لم أفعل شيئًا الطريق نحو الجحيم مرصوف بالنوايا الطيبة |
| Senin cennet hükümdarlığına giden yol parlayan fenerlerin ışığıyla aydınlanıyor. | Open Subtitles | انها تشرق لتضئ الطريق الي عرشك السماوي. |
| "Tüm yollar sevgiye giden yol gibi görünüyor." | Open Subtitles | "كل مسارات يبدو يؤدي نحو الحب ". |
| Bir erkeğin kalbine giden yol, onu trajedin sayesinde tuzağa düşürmek değildir. | Open Subtitles | أي طريق إلى قلب رجلِ لا يُحاصرُه بمأساتِكَ. |
| Başarıya giden yol dikenli ve mayınlıdır. | Open Subtitles | طريق النجاح ملئ بالألغام الأرضية |