| Loğusalık dönemini atlatınca hac yolculuğuna gidip onu geri getirebilirsin. | Open Subtitles | عندما تتعافين من الولادة يمكنك أن تذهبي إلى رحلة وتستعيديه |
| Yürekli olanın gidip onu görmek olduğunu düşünüyorsun fakat yanılıyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين أن القرار القوي هو أن تذهبي لمقابلته لكنكِ مخطئة |
| Ne kadar zaman sonra Quill'in barna gidip onu öldürdünüz? | Open Subtitles | كم من الوقت مضى قبل ان تذهب الى كويل وتقتله |
| gidip onu etkileyeceğim. | Open Subtitles | سَأَذْهبُ أُشجّعُها. |
| Bana izin verin, gidip onu getirmeyi üstleneyim. Kendini bekleyen tehlikeye karşı, yasalar karşısında barışçıl şekilde cevap versin. | Open Subtitles | دعونى أذهب إليه وأجعله يجيب بطريقة لائقة |
| Ama ne zaman bir mahküm hastalansa ya da fenalaşsa... o gidip onu iyileştiriyor ve sakinleştiriyordu. | Open Subtitles | هو يَذْهبُ بنفسة لشَفَائه أنا لا أَعْرفُ إذا كان هو فير برتاب او راج راثور |
| gidip onu almalıyız. | Open Subtitles | يتعيّن علينا إحضاره. |
| Sihir orada bir yerde. gidip onu görelim. | Open Subtitles | ثمّة سحرٌ هناك، لذا دعينا نذهب ونجده. |
| Hadi gidip onu görelim. | Open Subtitles | لنذهب لرؤيته الآن |
| Quinn hayatimi elimden aldi ve benim gidip onu bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | لقد سرق (كوين) حياتي، ويجب أن... حسناً، يجب أن أذهب لإيجاده. |
| Evet o zaman oraya gidip onu beklemelisin | Open Subtitles | نعم ،حسنا الى ذلك الحين يجب عليك ان تذهبي الى هاك، تنتظريه |
| gidip onu getireceğim. Burada bekle. Bir yere gitme. | Open Subtitles | سأذهب لأحضره أنت فقط انتظر هنا، لا تتحرك |
| gidip onu getireceğim tabi. | Open Subtitles | سأذهب لإحضاره - (أوه، (والت - |
| Baban Yeni Zelanda'daysa, belki de gidip onu kendim aramalıyım. | Open Subtitles | إذا كان أباكِ في "نيوزيلندا" فربما سأذهب للبحث عنه بنفسي. |
| Gidip, onu görmeden önce vücudunu biraz sertleştirsen iyi olabilir. | Open Subtitles | ربما يجب أن تسخني قليلاً قبل أن تذهبي لمقابلته |
| Belki de sabah gidip onu görmelisin. | Open Subtitles | ربما يجب عليك أن تذهبي لرؤيتها في الصباح ، عزيزتي |
| Jeanne'le konuşmanız, sence, gerçekten onun evine gidip onu görmek gerekli miydi? | Open Subtitles | بمناسبة الحديث عن جين، هل كنت تظن انه من المناسب حقا ان تذهب اليها في بيتها |
| Oraya gidip onu kurtarmama yardım etmelisin, tamam mı? | Open Subtitles | عليك ان تذهب معي و تساعدني على الحصول عليه, حسناً؟ |
| gidip onu kurayım. | Open Subtitles | سَأَذْهبُ مجموعتَها فوق. |
| Bana izin verin, gidip onu getireyim ve yasalar uyarınca barışçı yoldan hesap versin. | Open Subtitles | دعونى أذهب إليه وأجعله يجيب بطريقة لائقة |