| Sanırım gittiğin her yerde böyle oluyordur. | Open Subtitles | أظن أن هذا يحدث معك في كل مكان تذهبين إليه |
| Yıkayıver. Ve alışverişe gittiğin zaman bana da sigara al. | Open Subtitles | لتنظفيه وعندما تذهبين للتسوق إني بحاجة السجائر |
| Birlikte gittiğin hükümetten o adamların kafana bir şey koyduklarını söylemiştin. | Open Subtitles | هولأك الناس من الحكومه عندما ذهبتي معهم قلتي انهم وضعو شيء برأسك |
| Genellikle ne yaptığın ve nereye gittiğin konusunda çok açıksın. | Open Subtitles | أنت عادة تكون صريحًا بشأن مكان ذهابك وما لديك لفعله؟ |
| Televizyonda, basında, gittiğin her yerde. | Open Subtitles | على التلفاز و فى الصحافه وفى كل مكان تذهب اليه |
| Bilmeyi talep ediyorum; neden gittiğin her yere beni de götürmekte ısrarcısın? | Open Subtitles | أطالب بأن أعرف لمَ تصرين على أخذي لكل مكان تذهبين إليه؟ |
| Bunlar liseye bitlikte gittiğin sıradan öğrenciler. Tanrı değil; canavar değil. | Open Subtitles | مجرد طلاب ثانوية عاديين تذهبين معهم المدرسة , لا خارقين ولا وحوش |
| Dinlenip kendine gelmek ve güçlenmek için gittiğin güvenli yer nedir? | Open Subtitles | لا أعرف .ماالذييدعونالمكانالآمن حيث. تذهبين للراحة و المعافاة و أن تقوي؟ منتجع؟ |
| Bunu gittiğin her yerde uygulamanı istiyorum. | Open Subtitles | الآن، أريدك أن تتدربي علي هذا في كل مكان تذهبين إليه |
| # Götür beni gittiğin yere. | Open Subtitles | لا تسلّميني إلى الوحشة خذيني معك، حيثما تذهبين |
| Her gün sekiz saat gittiğin ya da bana öyle söylendiği yerde. | Open Subtitles | حيث تذهبين كل يوم لمدة ثمان ساعات او هكذا اُخبرت |
| Çünkü, P.S., sen onun peşinden gittiğin zaman, Lucas ve ben ayrılmamıştık! | Open Subtitles | نحن لم ننفصل عن بعضنا البعض عندما ذهبتي الى لوكاس |
| Garip davranıyorsun ve bunun kardeşini görmeye gittiğin için olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | أنت تتصرف بغرابة.. واعتقدت أن ذلك بسبب ذهابك لزيارة شقيقك |
| Seni, gittiğin her yerde izleyebilen bir sistem. | Open Subtitles | نظام يمكنه أن يراقبك يتتبعك الى أي مكان تذهب اليه |
| Her zaman gittiğin yerlere gitme sakın. Dinliyor musun? | Open Subtitles | لا تذهب لأي مكان تذهب إليه بالعادة , هل تسمعني ؟ |
| Sana söyleyip duruyorum gittiğin yeri bildir diye. | Open Subtitles | أَستمرُّ بإخْبارك، أعلمني أين أنت تَذْهبُ. |
| 5 sn'de son bir ay içerisinde hastane harici gittiğin bir yer söyle. | Open Subtitles | في خمس ثوان, قل لي مكاناً ذهبت إليه في الشهر الأخير غير المشفى |
| Bara gittiğin zaman, yanına çirkin arkadaşlarını alırsın. | Open Subtitles | إذا ذهبتَ للمشرب، فستحصل على صديقاتكَ القبيحات |
| Beni, onunla gittiğin aynı restorana... götürmüş olmanı konuşmak istiyor musun? | Open Subtitles | أتريدين التحدث عن اخذي لنفس المطعم الذي ذهبتِ معه إليه؟ |
| Dün öyle çekip gittiğin için özür dileyeceksin. Dileme. | Open Subtitles | كنت على وشك أن تعتذر بسبب رحيلك البارحة,لا تفعل |
| Her zaman seni evim gibi düşündüm ve gittiğin zaman ben... ben çok kaybolmuş hissettim. | Open Subtitles | كنتُ أعتقد دائماً أنكِ وطني وعندما رحلتِ شعرتُ بالضياع |
| Ona senden ve gittiğin yerlerden bahsettim ve o çok ilgilendi. | Open Subtitles | و عندما اخبرته عنك و عن الاماكن التى زرتها كان متشوقا |
| Sadece gittiğin her neresiyse, oradan döndüğünü fark etmemiştim. | Open Subtitles | إنّما لم أدرك أنّك عدت من أينما مكان تقصدينه حين تغادرين. |
| Böyle kötü bir zamanda bırakıp gittiğin için kapıyı kendim açtım, ve karşıma en iğrencinden bir çingene çıktı! | Open Subtitles | أجبت الباب ,بعد غيابك لمدة وكان هنالك غجرية مقيتة |
| Zaman koordinatlarını gittiğin zamana olabildiğince yakın ayarladım. | Open Subtitles | سام ضبط الوقت لا قرب ما استطعت إلى السنة التي غادرتي فيها |