| Bakkala gittim ve bir paket hijyenik ped almayı denedim. | TED | ذهبت الى محل قريب وحاولت ان اشتري علبة فوط صحيه |
| Böylece, eve gittim, günlük çalışma programı ve bir plan hazırladım. | TED | لذا ذهبت إلى المنزل ، أخرجت مذكرات التدريب، و وضعت خطة. |
| Sonra günlerden bir gün, turun ortasında, Danimarka'da, yazar Colum McCann ile aynı sahneyi paylaştığım Louisiana Müzesi'ne gittim. | TED | وفي يوم جميل،في منتصف جولتي، ذهبت إلى لويزيانا وهو متحف في الدنمارك حيث تقاسمت االمسرح مع الكاتب كولوم ماكان. |
| İki hafta boyunca her akşam aynı saatte oraya gittim. | Open Subtitles | لقد ذهبتُ هناك كلِّ ليله فى نفس الوقت لمدة إسبوعان |
| Daha sonra Deah'ın odasına gittim daha önce çoğu kez yaptığım gibi, onu aradım, hiç doldurulmayacak bir boşluk bulmak için. | TED | بعدها ذهبت إلى غرفة ضياء كما فعلت كثيرًا من قبل، أبحث عنه، فقط لأرى فراغه الذي لا يمكن أن يمتلئ مجددًا. |
| İlk kemoterapi seansına gittim ve duygusal olarak harap hâldeydim. | TED | ذهبت لأول يوم من العلاج الكيميائي، وكانت مشاعري محطمة تماماً. |
| Yolda Amerikan Müzesi'ne gittim, ve bir daha asla iyileşmedim. | TED | ذهبت في نزهة إلى المتحف الأمريكي، ولم أتراجع بعدها أبدا. |
| Texas'a gittim ve ölüm hücresindeki Küçük GQ'yu ziyaret ettim. | TED | ذهبت إلى تكساس، وزرت جي كيو المحكوم عليه بعقوبة الموت. |
| Yaklaşık 15 yıl önce, Hong Kong'a bir arkadaşımı ziyarete gittim. | TED | قبل حوالي ١٥ سنة مضت، ذهبت لزيارة صديق في هونق كونق |
| Ve Batı sanatındaki büyük trajediler hakkında onlarla konuşmaya gittim. | TED | و ذهبت للتحدث معهم بخصوص احدى تراجيديات الفن الغربي الرائعة |
| dediler. Ve onların yardımlarıya, vize başvurusu için konsolosluğa gittim. | TED | إذن وبمساعدتهم، ذهبت إلى السفارة وتقدمت بطلب للحصول على التأشيرة. |
| Bu hafta bir kez Los Angeles'e gittim, ve sorular daha da artacak. | Open Subtitles | لقد ذهبت مرة الى لوس انجلوس هذا الاسبوع وهذا يعني مزيدا من الأسئلة |
| Biz bunu tartışırken, bir içki daha söylemek için bara gittim. | Open Subtitles | وبينما كانا يتجادلان بشأن ذلك ذهبت إلى البار لأحضر شراباً آخر |
| Ayaklanmayı ele alıp Mısırlıların kapasitesini değerlendirmek için Hartum'a gittim. | Open Subtitles | ذهبت الى الخرطوم لتقييم القدرة المصرية على التعامل مع الانتفاضة. |
| Oraya buraya gidip seni sordum. Sonra da adres bürosuna gittim. | Open Subtitles | وأزعجت الناس جميها لأهتدي إليك ثم ذهبت رأسا إلى مكتب العناوين |
| Sonra kız kardeşimin yanına gittim iyi bir adamla evliydi. | Open Subtitles | ثم ذهبت للعيش مع أختى كانت متزوجة من رجل طيب |
| İki hafta boyunca her akşam aynı saatte oraya gittim. | Open Subtitles | لقد ذهبتُ هناك كلِّ ليله فى نفس الوقت لمدة إسبوعان |
| Vietnam'a gittim, orada bana kadınları ve küçük çocukları öldürmeyi öğrettiler. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى فييتنام حيثُ علموني كيف أقتل النساء و الأطفال الصِغار |
| Ve onun evine gittim, sabahtı, New Orleans'ın sabah güneşi perdelerin arasından sızıyordu. | TED | وذهبت الى منزلها، في الصباح، وكان صباح نيو اورليانز يتصفى من خلال الستائر. |
| Büyümek için Paris'e gittim ve büyüdüğümü sanıyordum. | Open Subtitles | لقد رحلت لأنضح ظننت انني نضجت يبدو انني لم افعل |
| Ayrılırken, asansöre gittim ve kapılar açılıyordu ve yukarı çıkıyordu. | Open Subtitles | عندما غادرت ,ذهبت الى المصعد والابواب كانت مفتوحه وكان يصعد |
| O kızla beraber kozmetik okuluna gittim ve o berbattı. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى كلية التجميل مَع تلك الفتاة و كَانتْ فظيعةَ. |
| Doktor bir arkadaşımla görüşmeye gittim. Ona nasıl yapabilirim diye sordum. | TED | فذهبت للتحدث إلى طبيب صديق وسألته كيف يمكن أن أفعل ذلك |
| Kimsenin onu görmesine izin vermiyordu... fakat ben yine de gittim. | Open Subtitles | إنها لن تسمح لأى أحد بمقابلتها ولكننى دخلت على أية حال |
| Oteline birkaç kez gittim ama onun dışında nereye bakacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | قصدت فندقها عدة مرات ولكن لا أعرف أين أبحث غير ذلك. |
| Ve ben oradan çıkıp gittim ama şimdi o haklı çıktı. | Open Subtitles | وبعدها خرجت من هناك ولكن الآن اتضح لي أنها على حق |
| Aslında, bu hikayeler beni dünyayı dolaşmak zorunda bıraktı, ve 60'tan fazla ülkeye gittim. | TED | في الحقيقة ، تلك القصص أجبرتني على الطواف حول العالم ولقد زرت أكثر من 60 دولة |
| Sürekli o bara gittim ve yaşadığını söylediği çevrelere bakındım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الحانة مررت بالحي الذي قالت أنها تعيش فيه |
| Oh, binlerce heavy metal konserine gittim ve hiçbirinin zararını görmedim. | Open Subtitles | حضرت آلاف حفلات الموسيقى الصاخبة، ولم أصب بأي أذى. |
| Ben yarım saatliğine çekip gittim. Sen beni 1 sene yalnız bıraktın. | Open Subtitles | حسنًا, لقد غادرتُ مدة نصف ساعة بينما أنتَ تركتني لمدة عامٍ كامل. |
| Sonra yüzleşmek için evine kadar arabayla gittim. Evde değillerdi. | Open Subtitles | بعدها قدت سيارتى الى منزله لمواجهتهم و لكنهم لم يكونوا هناك |