| Araştırıyoruz, hücrelerde kanıt ve cinayet silahını arıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نقومُ بالتحقيق نُفتشُ الزنزانات عن دليل، أو أداة الجريمة |
| İşin komik yanı da, eskilerden bir mahkum hakları davasından dolayı hücrelerde kamera da bulunmuyor. | Open Subtitles | ويا لسخرية المفارقات بسبب قضية حقوق بعض السجناء قديماً لا يوجد آلات تصوير في الزنزانات |
| Cam hücrelerde elektrik sorunu var. | Open Subtitles | الزنزانات الكهربائية بها بعض المشاكل. |
| Bu, hücrelerin, enfeksiyonun bir kaydını tutmasını sağlıyor ya da iş arkadaşım Blake Wiedenheft'in deyimi ile CRISPR bölümü, hücrelerde etkili bir genetik aşı kartı konumundadır. | TED | وهو ما يتيح المجال للخلايا لتحتفظ بسجل من الإصابات وكما يروق لزميلي بليك وايدنهيفت أن يقول فإن موضع كريسبر هو كرت لقاحات جيني فعال في الخلايا. |
| Bölünmeyen hücrelerde bile DNA eşleşmesi gerçekleştiğinde bu durum kendiliğinden görülüyor. | TED | وهي تحدث طبيعيًا حين يستنسخ الحمض النووي للجسم، ولكن أيضًا في الخلايا غير المنقسمة. |
| Federal hapishanelere yerleştirin, farklı hücrelerde olsunlar. | Open Subtitles | خذوهم إلى سجن فدرالي ، في زنزانات منفردة. |
| Müdür bu hücrelerde kitaba izin vermiyor. | Open Subtitles | المأمور لا يَسْمحُ بالكُتُبِ في هذه الزنازين. |
| - Eski hücrelerde kaldın mı? - Evet. | Open Subtitles | -هل حُبست في الزنزانات القديمة؟ |
| O hücrelerde ne oldu, Ted? | Open Subtitles | ما الذي حدث هناك في تلك الزنزانات , (تيد) ؟ |
| hücrelerde yer kalmadı lordum. | Open Subtitles | الزنزانات ممتلئة، سيدي |
| hücrelerde kimse yok. | Open Subtitles | الزنزانات فارغة |
| hücrelerde mi yatacağız? | Open Subtitles | -أذن سننام في الزنزانات |
| Su metabolizmayı tetikler, bu da hücrelerde yer alan tüm biyokimyasal reaksiyonları sürdüren bir işlemdir. | TED | يسمح الماء بحدوث الأيض، وهي العملية التي تدفع جميع التفاعلات الكيميائية الحيوية التي تجري في الخلايا. |
| - Ya farklılık hücrelerde değil de, aktarımın yapıldığı zamandaysa? | Open Subtitles | ماذا لو لم يكن الاختلاف في الخلايا بحدّ ذاتها، لكن في توقيت النقل؟ |
| HPV kontakt enfeksiyonlarına sebep olur, yani tüm vücuda yayılmak yerine virüs enfeksiyon noktasının yakınındaki hücrelerde kalır. | TED | يحدث الخمج بالفيروس الحليمومي البشري عن طريق التماس، وهذا يعني أن الفيروس يبقى في الخلايا المجاورة لمنطقة الخمج بدلاً من أن ينتشر في كامل الجسم. |
| Fakat Leman Caddesi'ndeki hücrelerde verilen acıya dair, en ufak bir fikriniz yok. | Open Subtitles | ولكّن ليس لديّك أدنى فكرة عن حجم المعاناة في زنزانات "شارع ليمان" |
| Müdür bu hücrelerde kitaba izin vermiyor. | Open Subtitles | المأمور لا يَسْمحُ بالكُتُبِ في هذه الزنازين. |
| Saklayın bunu. Bu hücrelerde susuzluktan ölen adamlar oldu. | Open Subtitles | قُم بتخبأته, من المعروف أن الرجال يموتون هُنا فى هذه الزنازين من العطش. |