| Pekâlâ, Hüsrana uğradın, bunu anlıyorum ve sana öfkeni çevreye uygun bir şekilde çıkarman için izin veriyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا أفهم أنتَ محبط و أعطيكَ الإذن بأن تجعل غضبكَ جسدي مناسباً لهذه البيئه |
| Bu katili yakalamaya yaklaşamadığımız için Hüsrana uğramış hâldeyim. | Open Subtitles | . محبط وحسب لسنا بقريبين من الأمساك بالقاتل. |
| Ve silahsız bir adamı sırf Hüsrana uğradığınız diye soğuk kanlılıkla öldürmeyeceksiniz, o yüzden kesin şunu. | Open Subtitles | ولنتقتلرجل غير مُسلحبدمبارد، أخرج من عباءة الإحباط فحسب , أزح ذلك عنك. |
| Bilirsiniz, tüm bu sıkılma, kızma, tamamen Hüsrana uğrama, saydığınız pirinç miktarını bitirememe silsilesinden geçersiniz. | TED | كما تعلمون، ستمرّ بمجموعة من الأحاسيس القلق والغضب، الشعور بالإحباط الكلّي، عدم إنهاء عدّ حبّات الأرز. |
| Bana gelselerdi boş yere Hüsrana uğramamalarını sağlardım. | Open Subtitles | لو قصدوني، كنتُ سأوفر عليهم خيبة الأمل هذه |
| Anlamsız cevabı yüzünden mi Hüsrana uğradın? | Open Subtitles | أنتِ محبطة لأنه عبر عن إجابته في عبارة بلا معنى؟ .. |
| Müteveffa babanız gibi siz de Hüsrana uğrayacaksınız. | Open Subtitles | سوف تُصاب بخيبة الأمل.. تماما مثل أبيك الراحل.. |
| İçinizden birinin Hüsrana uğramış ve ümitsiz bir şekilde vefat ettiğini duydum. | Open Subtitles | أسمع بأن واحد من بينكم مات محبط و يائس |
| Bu şehirde bile, ve ben Hüsrana uğradım. | Open Subtitles | في هذه المدينة.. وأنا محبط فقط |
| Sen Hüsrana uğramışsın, benim de mutlu olmamı istemiyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط محبط لا تود أن ترى أحد سعيد ... حتى أنا أختك |
| Yarattığı bu dava için yaptığı koşuşturmalar Hüsrana uğramıştı. | Open Subtitles | كانت هناك مشاعر الإحباط في المحاكمة وفي الحالات التي اجراها |
| Gözlerindeki ifadeden onu Hüsrana uğrattığımı, olanları engelleyemediğimi görebiliyorum. | Open Subtitles | وأنا يمكن أن أراه في عيونها - الإحباط فيّ، بأنّني لا أستطيع أن أمنع ما حدثت. |
| Hüsrana uğramış gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو في غاية الإحباط |
| Önemi yok. Ben de Hüsrana uğradım o yüzden nasıl hissettiğinizi tasavvur edebiliyorum. | Open Subtitles | لا، أنا أيضا أشعر بالإحباط لذا يمكنني تصور كيف تشعرين |
| Lanet olsun! Taraftar Hüsrana uğradı. Halifax golü bulamıyor. | Open Subtitles | المشجعون أصيبوا بالإحباط الشديد ، فريقهم لا يمكنه التسجيل |
| Bana gelselerdi boş yere Hüsrana uğramamalarını sağlardım. | Open Subtitles | لو أنّهم قد أتوا إليّ، لكنتُ قد وفّرتُ عليهم خيبة الظّن هذه |
| Hüsrana uğramayı sevmem. Olabilir, bu satışa engel oldun ama her zaman yenisi gelir. | Open Subtitles | أنت تعرف أنني لا أحب خيبة الأمل هذا صحيح، لقد أوقفت الصفقة، |
| Hayır, Hüsrana uğradım çünkü her şeyde başarısızım ve nefesim sinek gibi kokuyor. | Open Subtitles | لا! , أنا محبطة لأني فاشلة في كل شيء ورائحة أنفاسي مثل الذباب! |
| Ya emri... başına buyruk bir general yada... asileri şehirden atamayan bir grup Hüsrana uğramış asker verdiyse? | Open Subtitles | ... ماذا إذا كان جنرال مارق أو وحدة عسكرية متمردة وحدة محبطة لعدم تمكنهم من إخراج ثوّارهم خارج المدينة؟ |
| Müteveffa babanız gibi siz de Hüsrana uğrayacaksınız. | Open Subtitles | سوف تُصاب بخيبة الأمل.. تماما مثل أبيك الراحل.. |
| Bu kez onları Hüsrana uğratmayın. | Open Subtitles | لا تخذلهم هذه المرة |
| - ikinizi de Hüsrana uğrattım, özür dilerim. - Kimseyi Hüsrana uğratmadın. | Open Subtitles | لقد خذلتنا لم تخذلي أحداَ |
| gerçeği söylemek gerekirse daima çağrıldığım işlerdeki durumlar ufak saç yumağı, veya benzeri şeyler olduğunda Hüsrana uğrarım. | Open Subtitles | لأقول لك الحقيقة، سأكون خائب الظن لو أتضح بان سبب الانسداد مجرد كرات شعر متجمعة |
| Böylece hiç Hüsrana uğramıyorum. | Open Subtitles | بهذه الطريقة، أنا لا أكون خائبة الظن أبداً وفي بعض الأحيان أكون متفاجئة |