| Galaksiler birer birer bizden daha uzaklara gidiyorlar. Bu nedenle evrenin hızlandığını söylüyoruz. | TED | كل مجرة تتسارع مبتعدة عنا أسرع و أسرع. فنحن نقول الكون يتسارع. |
| Dolunayda kan dolaşımının hızlandığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين أنه مع اكتمال القمر تدفقات الدم تتسارع أكثر؟ |
| Son iki saatte başka kurban bulunduğundan cinayetlerin de hızlandığını sanıyoruz. | Open Subtitles | ايضا, بما انه تم ايجاد ضحية اخرى فى غضون الساعتان الماضيتان نعتقد ان عمليات القتل تتسارع |
| Konnie, buzun neden hızlandığını ve denize yayıldığını anlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول كوني معرفة سبب تسارع الجليد وتوقفه عند ولوجه البحر |
| Zamanın hızlandığını düşünürsek emin değilim. | Open Subtitles | مع تسارع الوقت، لست متأكدا تماما. |
| Kalp atışının hızlandığını duyabiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع سماع دقات قلبك تتسارع |
| Aksine genişlemenin hızlandığını, hızının gitgide arttığını buldular. | TED | ولكنهم وجدوا انه يتسارع أسرع فأسرع |
| Gördüğünüz gibi, evrenimizin durağan olmadığını, uzayın genişlemekte olduğunu, bu genişlemenin de giderek hızlandığını ve başka evrenler de olduğunu, hepsini uzak galaksilerden bize ulaşan yıldızların o noktasal zayıf ışıklarını dikkatlice irdeleyerek öğrendik. | TED | كما ترون ، لقد تعلمنا ان كوننا ليس ساكناً و ان الفضاء يتمدد وان ذلك التمدد يتسارع وانه من المحتمل وجود اكوان اخرى كلها بالاختبار المتأني لضوء نجم متناهي في الصغر يأتينا من المجرات البعيدة |
| Onun hızlandığını farkettik. | TED | لقد تعلمنا أنه يتسارع. |