|      Farz edelim Dr. No bu değişimi hacklemeye çalışsın.       | TED |       لنفترض أن الدكتور نو يحاول اختراق عملية التبادل.       | 
|      Ben Shannon'ın bilgisayarını uzaktan tekrar hacklemeye çalışacağım.      | Open Subtitles |       انا يمكن انا سأحاول اختراق كمبيوتر شانن من بعد      | 
|      Bu projeyi hacklemeye çalışmaları için gezegendeki en zeki insanları tuttuk.      | Open Subtitles |       إننا استأجرنا أذكى الأحياء لمحاولة اختراق هذا المشروع.      | 
|      Komutanım, sanırım biri sistemimizi hacklemeye çalışıyor.      | Open Subtitles |       سيدي، أعتقد بأن أحدهم يحاول إختراق النظام      | 
|      Komutanım, sanırım biri sistemimizi hacklemeye çalışıyor.      | Open Subtitles |       سيدي، أظن بأن أحداً ما يحاول إختراق النظام      | 
|      Birileri, bir nükleer siloyu hacklemeye çalışıyor.      | Open Subtitles |       شخص كان يحاول الإختراق صومعة النووي.      | 
|      Hadi bakalım Gözlüklü hacklemeye Giriş 101 dersine hazır mısın?      | Open Subtitles |       حسنا يا ذا العوينات هل أنت مستعد لاختراق 101؟      | 
|      O çocuk, e-posta hacklemeye yetecek kadar bir sürede Dünyanın en güvenli sistemlerine girebiliyordu.      | Open Subtitles |       الفتي يستطيع أختراق الحواسيب الكبري الأكثر أمناً في العالم في وقت قصير مثل دخولك علي حساب بريدك الألكتروني      | 
|      Hayatın yazılımını hacklemeye çalışan insanlar zaten var ve bunların çoğu bunu iyi işler için yaparken ve hepimize yardım etmek için, bazıları böyle yapmayabilir.       | TED |       هناك أشخاص يعملون بالفعل على اختراق برمجيات الحياة، ورغم أن معظمهم يفعلون هذا لغايات خيرة لمساعدتنا جميعا، البعض الآخر ليسوا كذلك.       | 
|      Grayson Global'ın kurum içi ağını hacklemeye mi çalışıyorsun?      | Open Subtitles |       اذا كان ذلك يساعد التأثير على قرارك أنت تحاول اختراق الشبكة الداخلية لشركة (جرايسون) العالمية      | 
|      Biri sistemimi hacklemeye çalıştı.      | Open Subtitles |       شخص ما حاول اختراق نظامي      | 
|      Bir şey telefonumu hacklemeye başladı.      | Open Subtitles |       شيء ما بدأ اختراق هاتفي.      | 
|      Polis veritabanını hacklemeye çalışırsam Samaritan beni fark edebilir.      | Open Subtitles |       أي محاولة إلى اختراق قاعدة بيانات الشرطة ربما تنذر (السامري) بوجودي      | 
|      Onu bir Argus vericisini hacklemeye çalışırken yakaladık.      | Open Subtitles |       ضبطناه يحاول اختراق جهاز استجابة لـ (أرغوس).      | 
|      Uçuş elektroniklerine bağlanıp hacklemeye çalışabilirim.      | Open Subtitles |       أستطيع مُحاولة إختراق إعدادات الطيران الخاصة به مُحاولة السيطرة على الطائرة      | 
|      O yeri yıllardır hacklemeye çalışıyorum.      | Open Subtitles |       لقد كنت أحاول إختراق هذا المكان لسنوات      | 
|      DYAD'den biri beni hacklemeye çalıştı. Ben de onu geri hackledim.      | Open Subtitles |       شخص ما في "دياد" حاول إختراق حاسبي فرددت بإختراق حواسبهم.      | 
|      DYAD'den biri beni hacklemeye çalıştı. Ben de onu geri hackledim.      | Open Subtitles |       شخص ما في "دياد" حاول إختراق حاسبي فرددت بإختراق حواسبهم.      | 
|      Elimde olan hakkındaki dosyaları ele geçirmeye çalışacağını biliyordum ben de olsam aynısını yapardım, ama işe yaramayacak... ve beni hacklemeye çalışarak tek yapacağın şey zamanı hızlandırmak olacak.      | Open Subtitles |       أنا أعلم أنك ستحاول استرداد الملفات لدي عليك، أود أن تفعل الشيء نفسه، ولكنها ليست gonna العمل، ومحاولة الإختراق لي، كل ما قمتم به      | 
|      Ramsey, hacklemeye başla.      | Open Subtitles |       (رمزي)، إبدئي الإختراق      | 
|      Hadi bakalım Gözlüklü hacklemeye Giriş 101 dersine hazır mısın?      | Open Subtitles |       حسنا يا ذا العوينات هل أنت مستعد لاختراق 101؟      | 
|      O çocuk, e-posta hacklemeye yetecek kadar bir sürede Dünyanın en güvenli sistemlerine girebiliyordu.      | Open Subtitles |       ماذا؟ الفتي يستطيع أختراق الحواسيب الكبري الأكثر أمناً في العالم في وقت قصير مثل دخولك علي حساب بريدك الألكتروني      |