| Onlarla yüz yüze konuşmak zorunda kalırsan bu biraz acını hafifletebilir. | Open Subtitles | في العادة تحدثهم وجهاَ لوجه قد يساعد هذا على تخفيف الألم |
| Çok şey yaşadık ve minik, yumuşak bir dostun varlığı acımızı hafifletebilir diyorum. | Open Subtitles | تعرف,لقد مررنا بالكثير و ربما وجود صديق صغير محب للعناق سيساعدنا في تخفيف الألم |
| Çünkü insanlara bir bilgi verip o bilgi nedeniyle tüketim alışkanlıklarını değiştirmelerini isterken doğal olarak oluşacak güven problemini hafifletebilir. | TED | لأنها يمكن أن تساعد في تخفيف بعض قضايا الثقة المتأصلة في تقديم المعلومات للناس. ثم مطالبتهم بتغيير سلوكهم الاستهلاكي بسبب تلك المعلومات. |
| Bu belki acını hafifletebilir. | Open Subtitles | لديه الراحة فى المعرفة. |
| Bu belki acını hafifletebilir. | Open Subtitles | لديه الراحة فى المعرفة. |
| - Hissettiklerimi de hafifletebilir misin? | Open Subtitles | -هل يمكنك تخفيف ما أشعر به؟ |