| Ama dikkatinizi çekmek istediğim bir takım hafifletici sebepler var efendim. | Open Subtitles | لكن هناك عوامل مخففة يا سيدتي أود أن ألفت نظرك إليها. |
| Acaba Cody, Wyoming'te yasayan Johnny'nin odevini gec teslim etmesinde hafifletici sebepler var miydi? | TED | هل من الممكن ان يكون هناك ظروف مخففة .. سمحت لجوني بأن يسلم ورقة اختباره متأخراً في قصة وايومنج ؟ |
| dikkatsiz hareketlerle insan hayatını tehlikeye atmak, hafifletici nedeni var. | Open Subtitles | جريمة قتل من الدرجة الثانية جريمة استهتار بالأمان و الحياة البشرية و مخففة ببراغي رديئة |
| Söylediğim şey, bu soruya cevap olarak, Snowden'a karşı herhangi bir hafifletici eylem ile ilgili tartışmaların gülünç olduğudur. Konuşmaya değer olduğunu söyledim. | TED | ما قلته في الحقيقه, كرد على سؤال هل سترد على اي نقاش حول تخفيف العقوبات على سنودين, قلت نعم, يمكن الحديث حل الامر, |
| Tabii ki işlediği suç, ceza gerektiriyor ama affetmeleri hafifletici neden olarak kabul edilecektir. | Open Subtitles | بالطبع ، مخالفته تلك يعاقب عليها القانون لكن تنازلهم عن حقهم يمكن أن يعتبر كظروف تخفيف |
| Bunlar hafifletici sebep sayılmaz mı? | Open Subtitles | وَصلتَ إلى تُعتقدْ ذلك كان هناك ظروف مُخَفِّفة لَرُبَّمَا. |
| hafifletici sebep sadece suçu işlemediyse geçerli olmalı. | Open Subtitles | الظروف المخففة الوحيدة كانت من المفترض أن تكون إذا لم يقم بذلك |
| İddia makamını, kocanızın cinayetinde hafifletici sebepler olduğuna ikna ettirdiğimiz takdirde. | Open Subtitles | رغم أن علينا إقناع المحامي بأن هناك عوامل مخففة في مقتل زوجك |
| Hiçbir hafifletici sebep olmadığını, ...ve olayın işleniş tarzını da düşünerek, sanığın, idam cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir. | Open Subtitles | لا وجود لظروف مخففة في هذه القضية. ويعود ذلك إلى وقائع القضية، المتهمة قد حُكم عليها بالإعدام. |
| Aç gözlülük hafifletici neden. | Open Subtitles | نعم , و التي كانت مخففة بالطمع |
| hafifletici sebepleri iyi kullanamamış. | Open Subtitles | لم يحصل غايل على عوامل مخففة للعقوبة |
| hafifletici sebepler eşliğinde cinayet işledi. | Open Subtitles | لقد ارتكب جريمة تحت ظروف مخففة |
| - Aynen öyle. Yaptığın her eylemde hafifletici koşullar olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | بالتحديد، تعلمين ان هنالك ظروف مخففة |
| hafifletici sebeplerin olmaması nedeniyle, | Open Subtitles | وبسبب عدم وجود ظروف مخففة |
| hafifletici sebepler vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هنالك ظروف مخففة |
| - hafifletici sebepler vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هنالك ظروف مخففة |
| Cezayı hafifletici sebepler var. | Open Subtitles | انها ظروف مخففة للحكم |
| Ama daha önce söylediğim gibi affetmeleri davada sadece hafifletici unsur olarak kabul edilebilir. | Open Subtitles | ولكنكماقلتسابقاً.. مسامحتهم يمكن أن تعتبر كظروف تخفيف فى هذه الحالة ؟ |
| Leavenworth'ta 500 dolar çalmaktan yargılanmak hafifletici bir sebep. | Open Subtitles | الحكم عليك بدخول ليفينورث لسرقة مبلغ 500 دولار ، هذا تخفيف للحكم |
| Leavenworth'ta 500 dolar çalmaktan... yargılanmak..., hafifletici bir sebep. | Open Subtitles | الحكم عليك بدخول ليفينورث لسرقه مبلغ 500 دولار ، هذا تخفيف للحكم |
| Bunu kesinlikle biliyorum, fakat belirleyici sonuçlar için bunun hafifletici bir etken olması gerekir. | Open Subtitles | اعلم ذلك, ولكن لربما تكون عامل تخفيف عند تحديد العواقب |
| hafifletici sebepler olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لمنع ظروف مُخَفِّفة ووجيهه |
| hafifletici sebep sadece suçu işlemediyse geçerli olmalı. | Open Subtitles | الظروف المخففة الوحيدة كانت من المفترض أن تكون إذا لم يقم بذلك |